Bugün sınanma sancıları çekiyoruz, kabul…

Bugün kalbimiz en derinden ağlıyor, kabul…

Zilletin içinde yaşayan ümmete bir asırdır yetişememenin ızdırabı içindeyiz, kabul…

Kaburgalarından başka bir şeyi olmayan kara çocuklara baka baka eridi içimizde gönlümüz, kabul…

Küffar ordularını yenilgiye boğmuş zamanlardan…

Küffarın zihin istilasına dönüşmüş bir çağ yaşadık, kabul…

İmandan kale gibi duran adamlardan…

İslam’ı silen adamların ellerine düştük, kabul…

Lakin bahar sevinçleri yaşayacağımız günler kapıdadır…

Zira sancılar güzel günlerin gelişi adına sabırdır…

Gül tutan ellerde gül kokusu kalacaktır…

İyiler iyiliğinin karşılığını…

Kötüler kötülüğünün karşılığını elbet alacaktır…

Gözyaşına doymuş analara muştu olacak bir bahar mutlaka bu çağa uğrayacaktır…

Her zorlukla bir kolaylık vardır…

Her sınanmadan sonra bir rahmet üstümüze yağacaktır…

Bir asırdır kalp ağrısı…

Ve ümmet sızısı çeken bunca Müslüman’ı güzel bir bahara kavuşturacak Rabbimiz vardır…

Arşı titreten onca ahın hesabı göklerden gelen kararlar ile elbet sorulacaktır…

Dara düştüğümüzde yetişen Hızır artık bir kapı çalımlığı kadar bize yakındır…

Dünya değişim sancısı yaşamaktadır…

Ağlamaktan yüzünde çizgilerin iz yaptığı anaların ağıdı bir yerlerde kayıt altına alınmıştır…

Alınan canlarımız, yiten çocuklarımız, toprağa karışan yiğitlerimiz bize çekilen çilelerin bahara döneceğini fısıldıyor…

Şehitlerin gülüşü iyilerin galip geldiğini hatırlatıyor…

Paramparça olmuş içimiz zalimlerin çağı kapanacak diyor…

Taşları eriten zulümler bitecek, çağlar öyle diyor…

Başsız bıraktılar bizi, zira biliyorlardı çobanı olmayan sürüye kurt dalardı, daldı…

Ne geldiyse başımıza başsız oluşumuzdan geldi…

Ne ettilerse bize ekmeğimizi yiyip gavurun kılıcını sallayan hainler etti…

Bir asırdır sürümüzü dağıttılar…

Bir ümmet düşünün, bin yıldır dünyaya yön veren, dünyaya medeniyet neymiş kanıtlayan… Dünyaya insanın insan gibi yaşamasını öğreten…

Yeryüzündeki her insanın kendini güvende ve mutlu hissetmesi için çabalayan bir çağ yaşatan aziz bir medeniyet…

Sonra bu kadim medeniyet karanlık adamlar için hiç de iyi sayılmıyor…

Ne yapıp ne edip bu insan merkezli medeniyet yıkılmalı diye planlar kuruluyor…

Oyunlarını bozacak kötülüklerine hiç hayat hakkı tanımayacak olan bu anlayış onlar için korkulu düş oluyor…

İnsanı insan gören anlayıştan insanı köle gören anlayışa giden yol ümmetin gücünün kaybolması ile başlıyor…

Yani artık düşman için bu adil düzen yıkılmazsa dünya onlar için kontrol altına alınamayacak bir aleme dönüşecekti, bunu en iyi bilenler birliğimizi dirliğimizi bozuyor…

Zira köleleştirilmiş, fikri ve zihni işgale uğramış insan modeli onların arzuladığı yeni dünya düzeni demekti…

Yani bizim kadim adil anlayışımız karanlığın hakim olmasını isteyenler için cehennem azabıydı…

Her türlü yıkılmalı ve yok olmalıydı…

Onlar kendileri dışında kimsenin özgür yaşamasına tahammül edemezlerdi…

Çünkü kölelere ihtiyacı olan bu karanlık anlayış kölesiz yapamazdı…

Her bir insanı bir diğer insana kötülük yapmaya davet eden anlayışları hakim olmalıydı…

Ne kadar çok köle o kadar çok para…

Ne kadar ölüm o kadar kargaşa…

Ne kadar çok savaş o kadar huzurdu onlar için…

Hakkı ve insanı üstün tutan anlayış son bulmalıydı bu sebeple…

Birbirini öldüren insanlara dönüşen canlılar dünyada onlara ilaç, silah, ekmek parası olarak döneceği için bile bizim kadim medeniyetimiz yerle bir edilmeliydi…

Gerekirse her bir Müslüman tek tek öldürülmeli hakkı üstün tutanların sonu gelmeydi…

Zira kadim medeniyetimizi kendi kan sevicilikleri uğruna içeriden ve dışarıdan elbirliği ile bitirdiler…

Dünyanın esenlik yurdu adaletliler milletini zihin ve fikir işgali ile pasif hale getirip ümmeti yendiler…

Birbirine düşmüş ümmet haline getirip bizleri…

Bütün enerjimizi kendi kendimizi yok etmeye harcattılar…

Birimiz düşünce koşan ümmete oh olsun dedirtecek kadar bizi birbirimize düşman yaptılar…

Bizden olmayan gavur kalplilere Müslüman elbisesi giydirip bizdenmiş gibi görünmelerini sağladılar…

Milliyetçiliği bile sulandırıp ümmete düşman yaptılar…

Yüz yıl sonra uyanışımıza, dirilişimize şaşırıyor ve deliriyorlar…

Koşumuza yetişemeyenler içimizden hainler ile çelme taktırıyorlar…

Alışmışlardı gelene ağam gidene paşam diyen kukla liderlere…

Kükremiş dağ gibi lideri görünce durdurmak için onu ve yoldaşlarını bir din şarlatanı ile üstümüze ölüm yağdırdılar…

Yine de durduramadılar…

Canlarına okuyoruz yüz yıl sonra şaşkınlıktan karıştılar…

Ellerine ayaklarına dolaştılar…

Dünyanın kalbinde yeniden insan merkezli bir medeniyet kurulacak, hem de en yakın zamanda…

Ve bu bizim ellerimiz ve vatanımız üzerinden olacak…

O yüzden yenilgilerine, sonlarına yaklaştıkça küffar sağlı sollu saldırıyor…

Dünyayı başlarına geçireceğiz, zalim bunu dünden hatırlıyor ve biliyor…

Sıkı durun, dünya bir değişime gebe…

Doğacak olan güneş baharı müjdeliyor…