Kapitalist algının insan üzerinde ürettiği tehlikeli algılardan biri de kişinin hayatına, doğasına, kendisine yabancılaşmasıdır. Yabancılaşma, sosyolojik ve derin bir kavram olup genel manada insanın normal işleyişinden sapması gibi bir manaya gelmektedir. Kişi, yabancılaştığı an, yabancılaştığı durumlardan uzak kalıp o durumlar nezdinde derin bir boşluğa doğru yuvarlanmaktadır.
İnsan, doğası gereği yaşama adapte olmaya çalışmaktadır. Kendisiyle ilgili gelişim sürecini sağlıklı gerçekleştirip hayata adaptasyonunu o derece güçlendirmeye doğru hareket etmektedir. Bu yabancılaştıran algı/lar ise insanın hayata olan adaptasyonunu olumsuz yönde etkilemektedir. Kişi, doğumundan itibaren belli bir kültürle yaşamını gerçekleştirmeye çalışmaktadır. Bu gerçekleştirme sürecinde kültürün ve yetiştirilmenin de etkisiyle insanın zihninde hayatındaki olaylara karşı nasıl tepki vereceği konusunda belli takım davranış şemaları oluşturmaktadır. Bu oluşan şemalar, kimi zaman sağlıklı, kimi zaman sağlıksız gelişebilmektedir.
Bu şema gelişim süreci, kişinin kendini gerçekleştirme sürecine ve hayata adapte olma sürecine oldukça etkilidir. Çünkü bu şemalar, sürekli bir değişim serüveni gösterebilmektedir ve zamanla zihinde oluşan şemaların anlamları değişebilir. Bu anlam değişikliği olumlu olabildiği gibi olumsuz da olabilmektedir. İnsanı, kendi özünden uzaklaştıran şema değişimini etkileyen en büyük unsurlardan biri, insanın kendine yabancılaşmasıdır. Yabancılaştırmanın insan üzerinde uyandırdığı sorunlar, insanın adaptasyon sürecini olumsuz yönde etkilemektedir. İnsan, özünden ne kadar uzakta kalırsa kendine o kadar yabancılaşır. Kendine yabancılaşan insan, hayata ve çevresine de yabancılaşmaya başlar. Hayattan tat alma unsuru çöker ve kendini hayattan soyutlamaya doğru yol alır.
İnsanın hayata dair en büyük motivasyonlarından biri, hayata dair bir şeyler üretebilmesidir. Bu üretim süreci, insanın hayata adapte olmasını destekleyen bir süreçtir. Lakin insanın kapitalist sistemin unsuruna maruz kalması, kendi yabancılaşma sorununu ateşlediğinden hayata adaptasyonunu çok ciddi düşürmektedir. Sürekli üretmek zorunda hissettiren ve zorunda bırakan sistem, o üretim maddelerinin kişinin yahut üreticinin değil, kapitalist sistemin ürünü olarak yansıttığı için insan üzerine yapay bir motivasyon şeması bırakmaktadır.
Yabancılaşma konusu, üzerine daha da derin konuşulacak, düşünülecek, yazılacak bir mevzudur. Bundan ötürü durumu kısaca özetlemek gerekirse, insan kendi varlığını ve yaşamını anlamlandırmaya yönelik kavramlarını sağlıklı seçmelidir. Zira öbür türlü yavaş yavaş başta kendisi olmak üzere çevresine ve hayatına yabancılaşmaya başlayacaktır.
Hayatın anlamını doğru kavrayıp yabancılaşmaktan kurtulmak ümidiyle…
Es selam…