KÜÇÜK çocuk, keman dersi için evde prova yapıyormuş. Babası gazetesini okumaya çalışıyor, annesi öğretmen olduğu için öğrencilerinin yazılı kâğıtlarını okuyor, ablası ise ders çalışıyormuş.
Evin iki köpeği de çocuğun kemanından çıkan melodilere havlayarak eşlik ediyorlarmış.
Bu gürültüde ev halkının çalışması ne mümkün? Anne, baba ve abla, birbirine çâresizce bakıyormuş.
Çocuk çok çalışıyor, iştiyakla provalarına devam ediyor ve parçaları her defasında daha iyi çalıyormuş.
İyiymiş, güzelmiş, hattâ ev halkı çocuğun azmine, gayretine ve icra ettiği şarkılara bayılıyor, onunla gurur duyuyormuş…
Ancak çocuk daha başarılı oldukça, köpeklerin de havlamaları artmış. Hane halkının tahammülleri iyiden iyiye azalmış.
Çocuğun anne ve babası oğullarının şevkini kırmak istemiyor, abla da kardeşini incitmekten korkuyormuş.
Fakat ne çocuk kemanı bırakıyormuş, ne de köpekler artan havlamalarına son veriyormuş.
Gürültü evin dışına taşmaya başlamış.
Baba bir durmuş, iki durmuş, daha fazla dayanamayıp, “Oğlum, belli ki, senin köpekler icradan, sanattan anlamıyor” demiş…
Durum pek değişmemiş…
Çocuk provalarını hep köpek havlamaları eşliğinde gerçekleştirmiş.
Büyümüş, adı bilinir ve hatırı sayılır bir keman virtüözü olmuş. Uluslararası konserler veriyor, paşalar gibi ağırlanıyormuş.
Bir gün yurtdışındayken, büyük bir gazetenin kendisiyle röportaj yaptığı sırada muhabir sormuş:
“Bu başarınızı neye borçlusunuz?”
Başarılı keman virtüözü cevap vermiş:
“Ailemin sabrına ve köpeklerin havlamasına…”
***
Türkiye’nin gündemi de hayli gürültülü!
18 yıllık iktidar başarılı projeleri bir bir hayata geçirdikçe, tüm dünyanın gözleri üzerimize çevrildikçe, icraat ve sanattan anlamayanların saldırı volümü artıyor.
Cumhurbaşkanımız sadece tek bir kemanla değil, siyasi enstrümanlarla vatanına ve milletine duyduğu samîmi sevgisi, ümmet bilinci, ilm-i siyaset başarısı, yürekliliği, gerçekleştirdiği ve hayâlden hayata geçirdiği tarihe iz bırakacak, hayatı kolaylaştıracak, gayr-i sâfî millî hâsılayı arttıracak, millî projeleriyle tüm dünyaya muhteşem bir konser veriyor. Muhalif kitlenin boğazını yırtarcasına ses çıkarmasına (!) sebep oluyormuş, ne gam!
Dur durak bilmeksizin devam eden gürültüleri arasında Türkiye, her geçen gün, başarılarıyla dudak ısırtıyor ve ezber bozuyor.!
Frenklerin plânları altüst oldukça, Türkiye’nin Frenkçe düşünen muhalifleri akıl almaz, mesnetsiz, dengesiz tepkileriyle konu komşuyu rahatsız edecek, hane halkından sayılan tüm vatandaşların çalışmalarını etkileyen gürültüleriyle Reis’in çaldığı “başarı” enstrümanına eşlik ediyorlar.
Muhalefetin eleştiri yapma hakkı mahfuzdur! Ancak muhalif olmak devlete ve milletin değerlerine düşman olmak demek değildir.
Terörü meşrulaştırmayı devlete ve millete rağmen siyaset yapmayı meslekten sayan, bu ülkenin değerlerini çiğneyen grup muhalefet olma ötesinde bir konumu üstlenmiş demektir.
Bu yüzden yalan, inkâr ve iftira, taciz, rant, örtüye dil ve el uzatmaları, mabetlere hürmetsizlikleri meziyet haline gelmiş. Gürültü çıkarışları da bundan belli ki… Her hakkı mahfuz akledemeyen, insanca saygı, sevgi, vatan, millet gibi değerleri kalplerinde barındıramayanların gürültü çıkarmasını da pek yadırgamamak lazım.
Aileden olanlar biliyor, inanıyor, gürültülere gark edilmeye çalışılan tüm başarı melodilerini tek tek duyuyor. Bu vatanın başarısı ile gurur duyuyor, tüm gürültülere de vatan sevdası hasleti ile sabrediyor…
Milli olmayan, devletçi duramayan muhalif kanat varsın sesiyle sözüyle Türkiye’nin başarılarını gürültüye boğmaya çalışsın… İktidar, tüm dünyanın 2023’de izleyeceği büyük konsere hazırlanıyor!