Bilgi toplumunda gönüllü kuruluşların ön plana çıktığını görmekteyiz. Bilgi toplumu aynı zamanda STK’lar toplumudur. Bu kuruluşlar birbirine bağımlı ama kavramları, görüşleri, değerleri açısından farklıdır. Gönüllü kuruluşlar bilgi toplumunun ayrılmaz parçasıdırlar.
Günümüzde sivil toplumun hareket alanı sadece yerel ve ulusal da değil, bölgesel ve küresel bir nitelik kazanmıştır. Bu gelişimin sonucunda, ülke yönetimi tartışmalarının parçası haline gelmiştir. Bu anlamda, sivil toplumun geçirdiği gelişim, toplum içinde yaygınlaşma süreci, kendisinin toplum yönetimi için nitel önemini de ortaya çıkardı.
Sivil toplumu; “Toplumsal sorunlara etkili ve uzun-dönemli çözüm bulma sürecine aktif olarak katılan ve bu temelde de siyasi aktörleri bu çözümleri yaşama geçirecek politikalar üretmeye yönlendirmek için çalışan farklı gönüllü örgütlerin devletin resmi teşkilatlanması dışında kurduğu ortak alan” olarak tanımlayabiliriz. (Bu tanıma yakın bir tanım için bkz. C. Taylor, “Modes of Civil Society”, Public Culture, (3,1), 1990, syf.102–119.)
Sivil toplum ve onun örgütlenmiş yapısı olan sivil toplum kuruluşları bir ülkede demokrasiye yaptıkları katkının yanında sosyal alanda da önemli işlevler görmektedir. Sivil toplum kuruluşları, devletin yeterince nüfuz edemediği alanlarda faaliyet göstererek aynı zamanda devlet faaliyetlerinin etkinliğine de katkı sağlamaktadırlar. Gelirden veya sosyal güvenceden yoksun kişilerin gıda, sağlık, barınma, geçim ve eğitim gibi ihtiyaçlarını gidererek sosyal hayatın düzenlenmesinde olumlu katkılar sunmaktadırlar.
Sivil toplum kuruluşları bazen de, toplumun yararına görmedikleri konularda karar alıcıları etkileyerek farklı kararlar almalarına veya kararlarını gözden geçirmeye sevk etmektedirler. Bu yolla siyasal ve dolayısıyla sosyal hayatta, ayrı bir güç unsuru olarak katkı sağlamaktadırlar.
Bir siyasal rejim olarak demokrasi, insan haklarının gerçekleştirildiği düzeni temsil etmektedir. Demokrasi, insanların yalnız kendilerinin değil aynı zamanda başkalarının haklarını savunabildikleri rejimlerdir. Demokrasinin temel öğelerinden biri aktif bir sivil toplumun varlığıdır. Sivil toplum örgütleri demokrasiyle ortaya çıkan bir örgütlenme değildir ama demokrasiyle önem kazanmıştır.
Örneğin; devletin ekonomideki katılımını azaltmaya çabalayan iş adamları, devletin sosyal hizmetlerinde eşitliğin sağlanmasını amaçlayan örgütler ve isçilerin veya memurların yaşam kalitelerini arttırmaya çalışan sendikalar gibi çeşitli amaçlarla toplanmış ve bunun için demokrasiye katılımı güçlendirmiş ayrıca bir bakıma halkın temsilcilerini kendi amaçları doğrultusunda denetleyebilen, ya da kendi amaçlarına ulaşmak için kamuoyu oluşturmaya çalışan gruplardır.
Sivil toplum, modern manada anlamını demokrasi ile kazanırken, demokrasi de katılım problemlerin çözümünü sivil toplum ile sağlamıştır. Sivil toplum birbirleriyle ortak amaçlara sahip insanların oluşturdukları grupların seslerini ve isteklerini duyurabilmenin de bir yoludur…