Malumdur ki inancımızın bize çizdiği yol, bizim için dosdoğru bir yoldur ve gerekliliğini yerine getirerek hareket ettiğimizde iman ederiz ki, işlerimizin sonu hayra çıkar. Bu doğrultuda düşündüğümüz her bir konu, her bir eylem de bizim için tercihimizle doğru orantılı olarak bir sorumluluk ortaya çıkarır.
Bu sorumluluklardan belki en önemlilerinden birisi de yöneticilerimizin tayini meselesidir. Yöneticilerin tayini yaşadığımız devirde seçimle ve sandıktaki kullandığımız oylarla belirlenmektedir. Allah-u Teâlâ, Kuran’ında tüm iman edenlere Nisâ Suresi’nde şu buyruğu ile işin ehil insanlara verilmesi konusunda bizleri uyarıyor:
“Allah size, emanetleri ehil olanlara vermenizi, insanlar arasında hüküm verirken de adaletle hüküm vermenizi emreder. Allah size ne güzel öğüt veriyor! Hiç kuşkusuz Allah işiten ve görendir.”
AK Parti’yi bu bağlamda şu anda karşımızda duran alternatifler arasında en ehil olarak değerlendirebiliyoruz. Zira AK Parti hiçbir şeyi için olmasa bile hem bakış açısı itibariyle ehil, hem de tecrübe itibariyle. Bakış açısı millî, perspektifi insanî, konjonktürü ise İslami… Ama AK Parti’de işte şöyle kişiler var, böyle arıza tipler var gibi bir tepkisel duruş göstermek içlerinde korkaklar var diye koskoca bir orduyu ve kahramanlıklarını yok saymaya benzer.
AK Parti görevde bulunduğu son 13 yılda büyük kahramanlıklar icra etti. 13 yılda ülkemiz ciddi bir yol kat etti. Sağlıktan ulaşıma, savunma sanayinden ağır sanayiye, iletişimden yaşam standartlarına v.s. çoğaltabileceğimiz hakikatli birinin hakkını teslim edeceği etmesi gereken yüzlerce tesis, hizmet, iş… Bunu görmezden gelmek bu ülkede yaşayan herkesin gösterebileceği belki en büyük nankörlüktür.
AK Parti bir davanın şu anki adı. Alternatifi olmayan bir taşıyıcısı, niyeti düzgün olan iş tutucusu. İş tutuş şekli sana göre veya bana göre yanlış olabilir ancak düzgün niyetin bereketi başarının anahtarı oldu hep.
Davadan uzaklaşır, niyetinde bozulmalar olur veya sırat-ı müstakimden ayrılırsa o vakit kötü gidişatı düzeltmek yine bu davanın erlerine düşer. Bir köşe yazarı olarak parti propagandası yaptığımı düşünenler şurada yanılmış olurlar.
Biz hem işin ehli-ehliyetten kasıt hem iş tecrübesi, hem dünyaya bakış ve duruş hem de İslami hassasiyetleri bakımından önde olan-, hem de bir davanın savunucusu olarak gördüğümüz için fikir beyanında bulunuyoruz.
Davamız İslam davasıdır ve kim buna muhalif olursa biz de kendisine muhalif oluruz. Kim de ona zerre miktarı bir katkıda bulundu bu köşelerden desteğimizi esirgemeyiz.