Gitmiş beleşe yemiş içmiş yatmış aranan adamın otelinde, ne bir fatura gösterebiliyorlar ne de o susmayan dilleri, kendilerini savunmak namına tek bir kelam edebiliyor.
Gazeteci ablanın biri de aynı zanlı ile ahbap çavuş ilişkisine girmiş, arkadaşının gizli kaydedilmiş tapelerini dinlemiş, tatilci gazeteciye hesap soruyor...
Kimi kolunu kafasının arkasına atmış devlet namına pazarlığa giriyor, kimi bu berbat durumdan bile çıkar çıkarmanın derdinde.
Üstüne bir de 28 Şubat'ın türban avcısı, düzenin rüzgar gülü, çıkıp herkese etik ve gazetecilik ahlakı veriyor ya...
Hadi ulan oradan zırtapozlar!
Siz kimsiniz ya hu?
Sizin yaptığınız hataların hesabını biz vermek zorunda mıyız, sizin o kızarmayan suratlarınızın yerine biz utanmak zorunda mıyız?
Yola çıkarken, memleketi tam da bu gibi zırtapozların elinde oyuncak olmaktan kurtarmak için yola çıkılmıştı.
Hangi hakla yüz binlerce inanmış dava insanının oyları ile iktidarda olan Recep Tayyip Erdoğan'dan kendilerine aşırttıkları güçle böyle iğrenç işlere girerler? Hakkına girip hukukunu çiğnedikleri insanların sayısını hayal edebilirler mi? Sanmam...
Recep Tayyip Erdoğan'ın misyonunu, vizyonunu, davasını TV'lerde anlatmak bu zırtapozlara düşecek iş mi?
Bunlar davayı anlamamış ki, anlatsınlar.
Bunlar Ahmet Hakan gibi evrilenlerden değil ki, sonradan böyle oldular diyelim, bunlar geldiklerinde aramıza zaten böyle geldiler, bunlar ilk geldiklerinde de her yerleri oynuyordu, giderken de her yerleri oynaya oynaya gidiyor.
Bu zırtapozlar için Mehmet Boynukalın'lar, Nurettin Yıldız'lar, Ihsan Şenocak'lar harcandı...
Ders olsun hepimize... Ders olsun...