27 Mayıs Askeri Darbesi’nde pek çok acı yaşandı. Başbakanlar, bakanlar idam edildi. Yassıada’da büyük dramlar vuku buldu. Darbenin çok az bilinen bir başka hikâyesi daha var. O da 27 Mayıs’tan 4 gün sonra Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde toplanan 485 kişinin Sivas Kabakyazı’da 5. Er Eğitim Tugayı’nda askeri garnizon içindeki kampta 9 ay süren bir “zorunlu misafirliğe” tabii tutulmasıydı.
Sivas’a getirilenler, sonradan oluşturulan suçlamalarla mahkeme edildiler. Bunlardan 55’I, 33 kente dağıtılarak sürgüne gönderildi. Olay tarihe ise “55 Ağa Hadisesi” diye geçti; ama sürgünler arasında “ağa” çok azdı. Zaten sürgündekiler o bölgelerde geçimlerini sağlayabilmek için amelelik dahil her işi yaptı.
Faik Bucak ve Kinyas Kartal’ın daha sonra hazırladıkları bir broşür, olup biteni çok güzel özetliyordu: “Bir ihtilal olmuştu. Her bir vatandaşın hanesine, yeni bir dünya yaratmanın acısı ve yükü pay olarak düşmüştü. Bizlere düşen acı ve yük payı yerlerimizden koparılıp sırf bizim için oluşturulan Sivas’taki kampa sürülmek oldu. Buna emniyet tedbiri dediler. Biz de masumca bir güvenişle bileğimizi kelepçeye uzattık. Nasıl olsa “Adalet tecelli eder” diyorduk. Bir vatandaşa, bize isnat edilenden daha ağır suçlar yüklenemezdi. Yabancı ideolojilere hizmet, nüfuz suistimali, din istismarı, zulmetmek… Her biri, kişiyi 10 kere sehpaya götürmeye yeterli… Biliyorduk; çünkü kendimize güvendiğimiz kadar güveniyorduk adalete.”
“Küçük Yassıada” olarak da nitelendirebilecek kamp, Celal Bayar’a göre, siyasi Kürtçülüğün merkeziydi ve bu kamp darbeciler tarafından oluşturulmuştu.
Celal Bayar, Sivas Kampı’nı böyle nitelendirirken, Hüsamettin Cindoruk belki de siyasi hayatının en doğru değerlendirmelerini burası için yapmıştı: “27 Mayıs İhtilali’nin doğu politikasında iki yanlışı vardır: Biri, doğu bölgelerinin siyasi liderlerini ve önde gelen kişilerini Sivas Kampı denilen kampta toplaması. Kürtçülük ideolojisi orada bir okul gibi ortaya çıkmıştır. Siz devletine bağlı adamı da karşıt görüşlerdeki adamı da oraya götürdünüz ve karşıt görüşlerdeki kesim ‘Devletine bağlı oldun da ne oldu? Bak yine bizimle beraber buradasın!’ söylemini savundu. 27 Mayıs’ın ikinci hatasıysa doğu bölgelerinde tespit ettiği 55 ağayı, batı bölgelerine sürgüne göndermek olmuştur. Çıkan tablo ne? Bir tarafta kanaat önderleri Sivas Kampı’nda, diğer tarafta 55 ağa batı bölgelerinde sürgünde… Soru şu; ortaya çıkan boşluğu kim dolduruyor? Ayrılıkçı Kürt ideolojisi!1950 ve 1960 arasındaki yumuşama dönemi Sivas Kampı ve ağaların sürgüne gönderilmesiyle tam tersi bir sürece dönmeye başlamıştır. Bundan sonra da devletin iki yakası doğuda bir araya gelmemiştir.”
Oysa Sivas Kampı’nda “Kürtçülük” ve “isyan edebilirler” suçlamasıyla tutulanlardan Zeynel Turanlı’nın ailesi Milli Mücadele dönemindeki yararlarından dolayı TBMM tarafından altın madalyayla taltif edilmişti. Mardin’den getirilen Erdem ailesi gibi Sivas’a getirilen bir kısım ailenin Arap kökenli oluşu bile onların “bölücülük”le suçlanmalarını önleyemedi. Kürtçü olarak suçlanan bazı aileler ise daha sonra Kürtçü örgütler ile çatışmıştı. Sivas’a getirilen tek milletvekili, Tevfik Doğuışıker, o dönem CHP Van Milletvekili idi ve kampta tutukluyken partiden ihraç edildi. Diyarbakır’da Ensarioğulları ve Mehmet Kayalar başta olmak üzere tutuklamaları yapan kişi olan Şanar Yurdatapan’ın babası Daniyel Yurdatapan’dı.
Mehmet Kırkıncı Hoca’dan İzzettin Doğan’ın babası Hasan Hüseyin Dede’ye, Bucaklardan Şeyh Said ailesine, Dengir Mir Mehmet Fırat’ın dedesinden İlhan Kesici ve Baki Tuğ’un babasına kadar pek çok kişi bu kampta tutuklu ve mağdurdu.
Medrese geleneğinden gelen Kürt hareketi Sivas’tan sonra seküler bir hal aldı ve proje hedefine ulaştı. Kampın fikir babaları, ABD’ye gidip eğitim alan Milli Birlik Komitesi üyeleriydi ve onlar da dizaynın birer parçasıydılar….