Hem ülkemizde hem de Müslümanların yaşadığı diğer coğrafyalarda sıkıntılar büyük. Tarihte olduğu gibi günümüzde de zalimler zulümlerinin şiddetini giderek artırırken mazlumların yanında yer alması gerekenlerin sesleri neredeyse hiç çıkmıyor.

Dünyada çeşitli sebeplerle öldürülen her 10 Müslümandan 9’u yine Müslümanlarca öldürülüyor. Çatışmaların ve karmaşanın hâkim olduğu yerler ise yine hep Müslümanların yaşadığı coğrafyalar. Batılı ve emperyalist ülkelerin hedefleri belli; onlar kapitalizmin gereğini yerine getiriyorlar.

Bizim gibi pek çok topluluk belli bir refah düzeyine erişince geçmişte yaşanmış nice acıyı unutur oldu ve hiç yaşanmamış zehabına kapıldı. Ya da herkes sadece kendi meseleleriyle meşgul olunca diğer mazlumların gözyaşlarını göremez oldu. Birer Müslüman olarak bizlerin diğer Batılı ve kapitalistlerden bir farkımızın olması gerekmez mi?

Bizden önceki topluluklarda da mücadelesiz, yattığı yerden bedavadan cenneti elde edeceğini umanlar olmuştur. Para saymaya alışan eller tespih çekmenin ne demek olduğunu, mazluma el uzatmanın ne güzel bir duygu olduğunu unuturmuş.

Bazen insanın kendini çok güçsüz, kimsesiz ve zavallı hissettiği durumlar olabiliyor. Önemli olan bu istenmeyen durumdan sıyrılarak hedefe zinde ve güçlü bir şekilde yürüyebilmektir. İçinde bulunduğu istenmeyen durumdan kurtulmak istemeyene hiçbir güç yardım edemezmiş.

Adına sözde İslam ülkesi denilenlerden çok fazla bir şey beklenmemesini gerektiğini herkes biliyor. O yüzden sorumluluk Müslüman bireylere düşmekte.

Ama şunu da belirtmeden geçmek istemiyorum; Herkesin öncelikleri aynı olmak mecburiyetinde değil. Belki sıra dışı gelse de bazı kimseler toplum genelindeki temayüllerin aksine düşünüp farklı hedefleri önceleyebilir. Şu çok nettir: Herkesin bu dünyadaki öncelikleri aynı olmak zorunda değildir. Ama İslam ümmetinin birer parçası olan farklı coğrafyalarda yaşayan Müslümanların ise ortak endişeleri olmak zorundadır. Bizim şikâyet etme lüksümüz yok. Tüm bu olumsuzlukları ortadan kaldırmak için insan yetiştirmek zorunluluğumuz da var.

Çok sıkıntılı dönemlerden her geçişimizde bazen çıkış yolu bulmakta zorlanıyoruz. Elimizde her şeyi bir çırpıda değiştirecek sihirli bir değnek yok. Bugünden yarına da bazı şeyleri değiştirmek hiç de kolay değil. Öyle ise bize düşen mevcut olumsuzluklardan şikâyet etmek yerine tek çözüm olan “insan yetiştirmek” seçeneğini gündemimize almak durumundayız.

Anlık, günübirlik sorunları ihmal etmemeli ama asıl başarı için her gün, azimle, bıkıp usanmadan çalışmalı, çaba sarf etmeliyiz. Her platformda fırsat buldukça kullanılan “Eğitim Şart!” repliğini gerçekten uygulamak zorundayız. Hemen her alanda kendimizi ve geleceğimizin teminatı yavrularımızı yetiştirmemiz icap etmektedir. Ama her şeyden önce evvel emirde kendimizi yetiştirmemiz zaruridir. Kendimizi yetiştirip düzeltmeden hiç kimseyi yetiştiremez, hiçbir şeyi düzeltemeyiz. Kendisine faydası olmayan bir insanın bir başkasına fayda sağlamasını kimse beklemesin.

Sadece günlük hedeflere odaklanırsak bugünü kaybetmekle kalmayıp maalesef geleceğimizi de harcamış olacağız. Umarım maksat hâsıl olmuştur. Gönlünüzden güzellikler eksik olmasın. Dostça ve sevgiyle kalın.