Nasıl, eğleniyor muyuz?
Ne oldu onca teknoloji, siber bilimler, mikro gösteriler, şatafatlı laboratuvarlar?
Sokakta yürüyebilmenin bile bir nimet olduğunu anladık. ‘Ölüm’ korkusuyla, sevdiklerine dahi kuşkuyla yaklaşan, arasına mesafe koyan insanlar, bencilliğini de beşeri yalnızlığını da gösterdi.
“Özgürlük ve eşitlik” isteyenlere özgürlüğün kimin tasarrufunda olduğunu, zengin olanı da fakir olanı da ilim sahibini de kör cahili de büyüğü de küçüğü de kadını da erkeği de aynı ölçüde yataklara, toprağa düşürerek ‘eşitliği’ teyit etti korona.
Öteki dünya ile bu dünya hiç de bağlantısız değilmiş; korona ‘ölüm’ saçarken gün gibi gördük.
Maddiyatın kölesi olmuş insanlara ölümü hatırlatan ve salgın günleri ile Ramazan’a ulaştıran Rabbimiz, bizleri ziyafet için şaşaalı otel salonlarına değil, manevi sofrasına davet ediyor. Cömert ve zengin bir misafir olarak gelip kuruluyor sofralara, evlere, şehirlere Ramazan.
* * *
Ruhumuzdaki örümcek ağlarından temizleneceğiz. Gönlümüzdeki kırılmış, çatlamış kiremitleri onarıp, dökülmüş boyaları sıvayacak, yeniden badana edeceğiz bir ay boyunca…
Ramazan “bahar temizliği”, büyük restorasyon taşıyor beraberinde… Bir süredir korona ile ellerimizi dezenfekte ederken; bu ay ruhumuz dezenfekte edeceğiz.
* * *
İnsan ile dünya arasındaki karmaşık diyalog, ömür içinde munis bir hâl alarak ruh kıvrımlarında is bırakıyor. Kendisinden uzaklaşan insanı, yine kendisine döndüren salgın sonrası bu ay, zamanın kirlettiği ruhlarımızı, tertemiz aslına döndürerek, bir “inci olmaya” götürecek. Korona kaplamış dünya sevgisinden ahiret aşkına hicret başlayacak Ramazan’da…
Sonsuzlukta kir olmaz, mikrop bulunmaz, virüs yaşayamaz nihayetinde.
* * *
Sokaklardaki canlılık pandemi ile zaten kırılırken; kısıtlamalar sebebiyle Ramazan’da da sürecek hareketsizlik yerine “ruh şöleni” başlayacak şimdi. Yüzlerde ‘secde izleri’ görülecek. Oruç, insanı tamir edecek. Uzun bir kuraklık sonrası dudakları çatlamış toprak için yağmur ne demekse, korona dünyası için de Ramazan’ın anlamı o olacak. Semaya kalkan karıncalanmış ellerde, mırıl mırıl titreyen dudaklarda, virüs barınamayacak.
* * *
Mademki korona ‘ölüm’ saçıyor, öyleyse iş, bir damlacığa can vereni hatırlamaktan geçmiyor mu? Bir yıl sonra geri döndüğünde Ramazan, korona ile baş edebilirsek eğer; bizi nasıl bulacak, bunu hesap etmeliyiz; mikroskopla zor seçilen virüs ile baş edemediğimizi de göz önünde tutarak…
Ramazan’ın hilâli büyürken biz nefsimizdeki hırsı küçültmeye bakalım. Nabzını oruç tutarken, kalbini namaz çalıştırırken, dünya sessiz sedasız düzelir.
‘Korona’ dediğin küçüle küçüle kaybolur uzakta, virüs bağlamış bir dünyanın ölü zarı çatlar, içinden bakir, ‘yenidünya’ baş gösterir oruçlu günlerde… Üzerini virüs sarmış ölü dünya, insanın içinde taptaze dirilir Ramazan’da…