David Rockefeller.

Yüz birinde tak! Gitti.

Hâlbuki 200 yaşına kadar hayatta kalmayı planladığı, defalarca organ nakli yaptırdığı, kimsesiz çocukların taze kanıyla, kendi eski kanını devir daim yaptırdığı da söyleniyordu.

Soyadıyla ünlü, dünyanın sayılı zenginlerinden bir hanedana mensuptu.

Siyonizm’in ağababalarındandı…

İslam dünyasının parçalanmasında en büyük müsebbiplerden biriydi.

Çünkü “yenidünya düzeni, globalizm” gibi jargonları sık sık kullandığı için, tepkileri hep üzerine çekiyordu.

Hatta Şili’de dahi, bir yerli tarafından protesto edilmişti.

Ve hiç şaşırmadım;

Adamın arkasından lanet okuyanı eksik olmadı öldüğünden beri.

İyi de, bize öldükten sonrası değil, sağken neler yaptığı lazımdı.

Öyle değil mi?

Sağken bu adamın, Müslümanlara yaptıklarına sesimizi çıkarmış mıydık?

Engelleyebilmiş miydik mezalimini?

Karşısında “Ümmet” olabilmiş miydik mesela?

Koynunda emzirdiği diktatörleri, teröristleri, ihanet şebekelerini…

Saat başı, Suriyelilerin tepelerine yağdırılan varil bombalarını…

Tanklara taş fırlatan, çıplak ayaklı Filistinli çocukları…

Görebilmiş miydik?

Yolup atabilmiş miydik gözlerimize iliştirilen at gözlüklerini?

Botlara sahte can yelekleriyle sıkış tepiş bindirilen, Yunanistan açıklarında takır takır vurulan, buz gibi Ege sularında annesi bir tarafa, babası başka tarafa savrulan, ailesi darmadağın edilen o çocukların feryatlarını duymamız için, illa Aylan Bebeğin kıyıya vurması mı gerekiyordu?

Göçük altından çıkarılan Ümran Bebeğin, ambulansta kanlar içinde, şaşkın şaşkın bakan o pozunu görene kadar, Suriye’de olup bitenleri ne çabuk unutmuştuk böyle?

Hı?

Şu “hümanist” dernekler, hani, neredeler?

Hani, “insaniyetperver” görünüp de, el altından her türlü ahlaksızlığı kutsayan cambazlar?

Sözde, sokak çocuklarına sahip çıkarmış gibi yapan medyatik fırıldaklar!

“Kadına özgürlük” naraları atanlar, neredeler?

Irak’ta tecavüze uğrayan Müslüman kadınlar katledilirken, neden sustular?

Onlar, “kadın” değil miydi Allah aşkına?

Hadi, kalksanıza ayağa!

Hayvan hakları savunucuları…

İnsanlar katlediliyor bu diyarlarda!

Konuşsanıza!

Uyduruktan bağış yapar gibi görünüp de, kuyruğunu bir yerlerine kıstıranlar…

Neredesiniz?

Ve bu sözlerim, sadece sizlere değil!

En çoğu da, gözü Arap kavmiyetçiliği bürümüş “Müslüman” geçinen ülkelere!

Hiç kimse kusura bakmasın, çuvaldızın büyüğü, bu sefer onlara…

Şu, ülkesini terk edip kaçan Suriyelilerin yüzde kaçı Suudi Arabistan’a, Ürdün’e, Lübnan’a, Kuveyt’e, Birleşik Arap Emirlikleri’ne falan alındı?

Arap, Arap’a sahip çıkmadı; dünya nasıl çıkacaktı, vaziyete bakar mısınız?

Ne acıdır ki, biz kucağımızı açmasak, o topraklarda bir tane Suriyeli kalmayacaktı.

Hiç kimse merak etmesin!

Bizim kollarımız, bütün mazlumlara, yetimlere, muhtaçlara açıktır.

Biraz klasik olacak ama;

Çünkü biz Osmanlıyız!

En az Fas, en az Tunus, en az Cezayir kadar…

Osmanlının en kadim mirasçısı olmak öyle kolay değil.

Osmanlı olmanın bazı bedelleri vardır.

Biz, o bedeli ödüyoruz, ödeyeceğiz evvel Allah.

O bedel, Müslüman ülkelere “ağabey” olmakla ödenebilir ancak.

Ödemezsek;

Sultan İkinci Abdülhamid’in kemiklerini sızlatırız.

Filhakika…

Rockefeller ölmüş, öyle mi?

Hıh!

Rockefeller değil, bizi İslam coğrafyası alakadar etmeli bugün, İslam coğrafyası!

Hem de, dünden daha fazla…