Günümüzde şirket yönetiminde önemli bir birim olan ve ağızların doldurula doldurula söylendiği bir mekanizma var: İK yani İnsan Kaynakları. İnsan kaynakları yönetimi, iş başvurularını alır, özgeçmişleri süzgeçten geçirir, bir şahsın bir pozisyon için yeterli olup olmadığına aşağı yukarı onlar karar verir ve şirketin insan sirkülasyonunun dümeni başındaki kaptan onlardır.

Kötü bir şey mi? Tabi ki hayır. Kötü olan şey insanın bir kaynak olarak görülmesidir. Kötü olan şey harcamaya muhatap bir hammadde olarak görülmesidir. Kötü olan şey her biri bir evren olan insanı değerlendirme mekanizmasının standart, sabit, soğuk formlara bağlanmasıdır.

İnsan ilişkileri evvela nasıl baktığın ve nasıl hitap ettiğinle ilgilidir. Hitap ettiğin kavramlar ona nasıl baktığının işaretlerini verir. İnsanı bir kaynak olarak görürsen başka şeyler üreteceğin kaynağını bulmuşsun demektir. Bir kaynak olarak değil de bir kıymet olarak görürsen o zaman kıymeti parlatmışsın demektir.

İnsanın kıymeti zaten yaratılışından geliyor. Rabbimiz Kur’an’da “Muhakkak biz insanı ahsen-i takvîmde yarattık.” buyuruyor. Allah’ın verdiği bu değeri insan dilerse esfelessâfiline derekesine indirebilir, yine dilerse kâmil insan mertebesine çıkartabilir. Fakat insanların birbirine verdiği değer bu durumların gelişimine ciddi katkı sağlar. İnsana yaklaşım iltifatın marifeti doğurması ilişkisi üzerine değerlendirilmelidir.

Dün sosyal medya’da bir paylaşıma rastladım. Albarakatürk Katılım Bankası reel sektörde “İnsan Kaynakları” biriminin adını “İnsan Kıymetleri” olarak kullanmaktaymış. Harika bir yaklaşım. Çok hoşuma gitti. Bu yazıya vesile olan şey de tam da bu yaklaşım oldu. Paylaşayım istedim. Güzelliklerin çoğalması adına. Örnekliğin artması adına. Kavramların karşılaştığı insanlara nasıl bir tes’irde bulunduğunun görülmesi adına. Ülkemdeki tüm kurumlara, yöneticilerine ulaştıralım adına. Bu vesile ile Genel Müdürü Fahrettin Yahşi ve bu fikirde emeği olan ekibinin her birine bu güzel yaklaşımdan ötürü çok teşekkür ediyorum.