Ekonomik gidişatımızla ilgili birçok çalışma ve bunların yanında da birçok görüş ortaya konuluyor.
Kimi zamanlarda ise spekülatif haberlerle piyasalara farklı bakış açıları empoze edilmeye çalışılıyor.
Yapılan spekülatif haberlerin kimseye fayda getirmeyeceğini bilerek hareket etmenin her zaman doğru olduğuna inanarak hareket edilirse kişisel bazda değil, toplum bazında ciddi kazanımlar elde ederiz.
Kişisellikten uzak, toplumu düşünerek yapılan her hareketin sonunda kazanan tüm toplum olur.
Ama maalesef böyle düşünen kişi sayısında her geçen gün ciddi bir azalma yaşanmakta ve bu durum ekonomi alanında da kendini göstermektedir.
Piyasaların daha iyi bir noktaya gelebilmesi için her alanda reform çalışmalarına hız vermeliyiz.
Ekonomik anlamdaki reform çalışmalarının üzerine kararlılıkla gidilmeli ve ülkemizin geleceği için faydalı olan ne varsa yapılmalıdır.
Orman yangınlarıyla mücadele etmeye devam ediyoruz ve maalesef küresel ısınmadan en çok zararı gören ülkelerin başında gelmekteyiz.
Dolayısıyla tarım alanındaki tüm gerçekleri görerek yol almalıyız ve realist olmalıyız.
Hukuk konusunda gelişmiş ülkelerin seviyesine gelebilmek adına çalışmalara yön vermeli ve yatırımın, hukukun tıkır tıkır işlediği ülkelerde yoğunlaştığını hiçbir zaman unutmadan hareket etmeliyiz.
Her zaman söylediğimiz gibi “Para güvenli limanı sever.” prensibiyle hukukun olmadığı limana sahip ülkelere istenen ve arzulanan yatırımın gelmeyeceğini bilmeliyiz.
Adaletin herkes için, her zaman lazım olacağını bilerek bir hukuk sistemi inşa edilmeli ve zaman geçirilmeden uygulanmalıdır.
Hukukta aksayan taraflar acilen onarılmalı ve en ufak bir aksamaya meydan verilmemelidir.
Tasarrufun ne olduğu iyi anlatılmalı ve toplumun her kesiminin ciddi tasarruf etmesi sağlanmalıdır.
Bir toplumda tasarruf kültürü, toplumu oluşturan bireyler çok küçük yaşlarda iken oluşturulmalı ve bunun devam ettirilmesi gerekiyor.
Üreticinin önü açılması ve her konuda desteklenmesi gerekiyor ki piyasalarda rahatlama biraz daha iyi bir konuma gelebilsin.
Üretenin özellikle finansal anlamda ciddi sorunları olduğu gerçeğiyle aksaklıkların üzerine gidilmeli ve herkes taşın altına elini koymalıdır.
Geçtiğimiz hafta çiftçilerimizin yaşadığı maliyet ve ürünlerini istedikleri fiyattan satamama problemini buradan dile getirmiştik.
Benzer sorunlar sadece tarım alanında değil, birçok sektörde maalesef bulunmaktadır ve bu sorunların çözümlerini hızlıca hayata geçirmemiz gerekiyor ki piyasalar biraz daha rahat bir nefes alabilsin.
Bir başka konu ise ekonomi alanında yapılacak olan yapısal reformların hemen uygulanmaya başlaması sağlanmalıdır.
Yapısal reformlardan ne kadar uzaklaşırsak piyasaların rahatlaması da o kadar gecikecektir.
Bizim özellikle ekonomi alanında boşa geçirecek bir salisemiz bile olmadığından çalışmalarımızı olabildiğince hızlandırmalıyız.
Her alanda olduğu gibi ekonomi alanında da ehliyetli ve liyakatli kişilerle yol almalıyız.
Ekonomideki kaygıları da hızla sona erdirmeliyiz ki yabancı yatırımcılar daha rahat bir şekilde ülkemizi tercih edebilsin.
Kaygılardan ne kadar hızlı uzaklaşırsak hedefe o kadar çabuk yaklaşacağımızı bilerek hareket etmeliyiz.