Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. Maddesine göre, trafik kazalarından doğacak maddi ve manevi tazminata ilişkin olarak açılacak davalarda, Borçlar Kanunu’nun haksız fiile ilişkin hükümleri uygulanır. Bu anlamda trafik kazası nedeniyle tazminat davasının hukuki dayanağını trafik kazasının bir “haksız fiil sorumluluğu”  olarak nitelendirebiliriz.

Türk Borçlar Kanunu’nun 56. maddesine göre manevi tazminat ; ‘bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda zarar görene uygun bir miktar paranın ödenmesi’ şeklinde tanımlanmıştır.

Trafik kazası neticesinde ölen kişinin geride bıraktığı çocuğu, eşi ve kardeşleri olabilir. Bununla birlikte kişilerin annesi veya babası da trafik kazasında ölmüş olabilir. Bu gibi durumda bu kişilerin manevi tazminat davası açma hakkı vardır.

Ölümlü veya yaralamalı trafik kazaları nedeniyle hükmedilen manevi tazminatın amacı zarara uğrayanda bir nebze olsun huzur duygusu yaratmaktır.

Mahkeme manevi tazminat ile ilgili hükmünü kurarken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesini amaçlamalıdır.

Manevi tazminat, davacı için zenginleşme aracı olmamalıdır.

Trafik kazalarında açılacak manevi tazminat davalarında, rakam yönünden belirleyici kıstas, tarafların sosyal ve mali durumları ile yine kazanın meydana gelmesinde tarafların kusur oranları, olayın meydana geliş şekli ve hak ve nesafet ölçüleridir. Davacı tarafından bütün bu durumlar iyi analiz edilerek manevi tazminat rakamı belirlenmelidir. Zira hukukumuzda manevi tazminatın tekliği ilkesi geçerli olmakla, dava açılırken tespit edilen rakamın daha sonra artırılması ya da azaltılması mümkün değildir. Şayet rakam gerçekçi tespit edilmez ise bu durum davacıların bir hak kaybına yol açması durumu söz konusu olabilecektir.

Karayolları Trafik Kanunu’nun 109. maddesine göre ‘motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten itibaren başlayarak iki yıl ve herhalde kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar’ demektedir. Türk Borçlar Kanunu’nun da 72. maddesi aynı doğrultuda olup 2 ve 10 yıllık zamanaşımı süreleri düzenlenmiştir. Şayet ceza hukuku anlamında suç teşkil eden bir fiil söz konusu ise ceza kanunları daha fazla zamanaşımı süresi öngörüyorsa bu süre uygulanacaktır.

Trafik kazası, hukuki niteliği itibariyle bir haksız fiil olarak kabul edildiğinden, maddi ve manevi tazminat davası haksız fiil sorumlularına karşı açılır. Ancak, trafik kazalarında haksız fiili bizzat işleyenler dışında da tazminat sorumluları vardır. Trafik kazası neticesinde ölüm, yaralama veya herhangi bir malvarlığı zararı meydana gelmesi halinde trafik kazasında kusurlu olan aracın sürücüsü aleyhine, araç sahibi aleyhine, aracın işleteni var ise araç işleteni aleyhine ve son olarak var ise sigorta şirketine karşı hem manevi hem de maddi tazminat davası açılabilir. Ancak bir husun altının çizilmesi gerekmektedir ki sigorta şirketleri, poliçede özel bir şart yok ise manevi tazminattan sorumlu değillerdir.