Son günlerde, dış ilişkilerimizde ciddi bir dönemden geçiyoruz. Amerika, Rusya, Avrupa, Iran ve Suud cephesinde de ciddi değişimler var.

Uluslararası İlişkiler Ortadoğu’da oluşan sıcak hareketlerden dolayı artık gözler önünde yaşanıyor. Kapalı kapılar arasında gizli olarak yürütülen siyasi politikalar, artık insanların gözleri önünde yapılıyor.

Tüm dünya kim kime saldırıyor, kimin kiminle ne hayalleri var, resmen belgesel havasında izliyor. Müslüman ülkelerde “ölümün sesi yankılanıyor” sokaklarda.

Rahmetli Erbakan’ın o güzel sözü düşüyor aklıma “Bir gün mesele Suriye olursa bilin ki hedef Türkiye’dir.”

Eskiden bir teori olarak düşündüğümüz sözler, günümüzde yaşanmaya başladığını görüyoruz. Demek ki sıra bize gelmiş diyoruz. Yoksa kapımızda havlayanların sesi ne ola…

Millet olarak; Ortadoğu’da yaşanan olaylardan sonra ne ile karşı karşıya olduğumuzu çok daha iyi anlıyoruz.

ABD ve diğer Avrupa ülkelerinin gerçek yüzlerini gördük. Bunun sadece “sanmanın” ötesine geçemediğini çok iyi anlamış olduk.

Artık millet olarak, gerçekleri gördük ve kimin dost kimin düşman olduğunu fark ettik.

Yani sap ile samanı ayırma vakti dedik! Ayırdık!

Peki,  lafta müttefik, çakma dost; Amerika “ Bizim için ne gibi planlar yapıyor ?”

Türkiye’ye 17-25 Aralık Operasyonları, Gezi Parkı Olayları, 15 Temmuz darbe planları ile gerçekleştiremedikleri hayallerini, şimdi ekonomik ambargo koyma hayalleri ile gerçekleştirmeye çalışıyor.

Reza Zarrab üzerinden Türkiye’yi sıkıştırıp tarihi bir ceza yazma hayalleri kuruyor.

1946 yılından beri sözünden çıkmayan Türkiye’nin, bu asi ve başkaldıran hallerine tahammül edemediğinden, nasıl cezalandırabilirim planları yapıyor.

Türkiye’nin Rusya ilişkileri, S400 füzeleri meselesi, Türkiye’nin Suriye politikasından duyduğu rahatsızlıklar neticesinde ;   “aba altından sopa göstererek”, NATO’dan çıkarırız gibi tehditler savuruyor.

Yani diyor ki: Hedef Türkiye!

Formülü de: 2019 yılında Erdoğan’ın seçimleri kaybetmesi sağlamak. Türkiye’yi o eski karanlık dönemlere geri döndürmek.

Peki, halk olarak, biz bunları nasıl değerlendiriyoruz?

Amerika’nın siyaset kanalıyla Türkiye ekonomisini dar boğaza sokmaya çalıştığını görüyoruz. Merkez Bankası ve içerideki diğer aktörler ne kadar Dolar’ın sakinleşmesini sağlamaya çalışsa da, yurt dışı kaynaklı Dolar hareketleri neticesiyle doların çıkışı engellenemiyor.

Bunu da Görüyoruz!

Ortadoğu’da yanan ateşin farkındayız. Ülkemizin verdiği mücadeleye yakinen şahitlik ediyoruz.

Afganistan, Irak, Gazze, Suriye, Yemen, Arabistan… Tüm İslam coğrafyalarında kıyametler kopuyor. Haç ile Hilal’in mücadelesi “mücadele bilmeyen” insanların elinde devam ediyor.

Görüyoruz!

Bunların: Afganistan, Irak, Filistin, Yemen, Suriye için neler yaptığını gördük. Şimdilerde; Arabistan üzerinde ciddi bir ameliyat yaptıklarını da görüyoruz.

Lübnan’a gözünü diken yaralı Suud, Amerikan mangasında Lübnan hayalleri kuruyor.

Her taraf yangın yeri…

Az önce telefonumun ekranına düşen haber ;  “ Arap General: ABD abimiz, İsrail müttefikimiz” diyor.

Yani sap ile saman birbirine fena karışmış halde.

Bu şartlar altında;  bizim anlamamız gereken asıl sonuç şudur:

Türkiye üzerinde yapacakları her türlü ekonomik baskı ve yıldırma politikalarına asla boyun eğmeyeceğiz.

Uyanık olacağız, dost görünen düşmanları iyi belleyeceğiz. Şartlar ne olursa olsun asla mevzilerimizi terk etmeyeceğiz.

Birileri topraklarımız ve birliğimiz için “ hayaller “ kuruyorsa; Biz daha çok bileneceğiz.

Daha çok çalışıp, daha çok “bir” olacağız.