Yusuf Has Hacib tarafından XI. yüzyılda yazılan Kutadgu Bilig Türk dilinin, edebiyatının ve kültür tarihinin en önemli kaynaklarından biri olarak kabul edilir. Ulu bilgenin bize bıraktığı bu eserin bugünkü adı Mutluluk Bilgisi’dir.
Ulu Has Hacib eserini bir buçuk yılda Balasagun’da yazıp Kaşgar’da tamamlayarak (1069-70) Karahanlı hakanı Süleyman Arslan Hakan oğlu Tavgaç Ulu Buğra Han’a sunar.
Kutadgu Bilig, dört sembol üzerinde dört ayaklı bir mutluluk binası inşa eder. Bunlar hukuku temsil eden hakan Kün-Toğdı, saadeti temsil eden vezir Ay-Toldı, aklı temsil eden vezirin oğlu Ögdülmiş ve akıbeti temsil eden zühd sahibi derviş Odgurmış’tır.
Eseri bugüne kadar eşsiz kılan pek çok özelliği var elbette. Türkçenin yetkin eserler verebilecek kudrette olduğunu 11. yüzyılda ortaya koymuş olması onu şüphesi bir dil yadigârı kılar. Edebiyat tarihini yazmaya başladığımız yıllarda aynı zamanda siyasi tarihimizi de yazmaya başladığımız için Ulu Bilge’nin bu eserini de siyaset bilgisi ile ilişkilendirmek istedik.
Eserden bahseden hemen herkes Kutadgu Bilig’i Türkçe ile yazılmış en yetkin siyasetname örneği kabul eder. Göktürklerden miras yazıtlardaki siyaset bilgisini gözardı etmemekle birlikte Kutadgu Bilig sayesinde, elimizde devlet geleneğine dair ve yönetme sürecinde insanların mutluluğu bağlamında nasıl bir yol ve yöntem izlenmesi gerektiğine ilişkin hayli kapsamlı bir bilgi de yer alır.
Bu bakımdan tarih yazarları eserin “Türk devlet teşkilatının felsefesini ve ahlaki temelini” içerdiğini söylerler. Çünkü Yusuf Has Hacib topluluklar halinde yaşamaya başlayan bireylerin hukukunu düzenleyen devlet zihniyetinde olması gereken erdemi ve fazileti anlatır.
Fakat eser sanıldığı gibi devlet adamına yardımcı olsun diye yazılmış ya da devlet adamına öğüt kitabı değildir. Çünkü o yıllarda iktidar, bugün olduğu gibi devletin elinde değil, bilgelerin vicdanında idi. Eserde Ulu Bilge, devlet erkinin ve insan aklının “gönlün kılavuzluğunda” olmadıkça yol alamayacağını anlatır. Bütününe baktığımızda eser, hakan ve onun yardımcısı vezirin akıl yordamıyla aşka muhtaç olduğunu ele alır. Devlet, kanun ve bürokrasi, erdem ve fazilet karşısında çaresiz kaldığı için bu kirden nasıl kurtulması gerektiğini bir gönül erinden dilenir. Karşısına çıkmayan ve bu konuda muhatap olmak istemeyen gönül sahibine kıramayacağı yakınları ile erişme şansı bulur ve yardım ister.
Ve nitekim karşılaşır ve hükümdar aşk yolcusuna şöyle sorar:
“Sen, bu dünyadan vazgeçip yükünü ve sorumluluklarını azalttın. Fakat ben bir sorumluluk üstlenmiş olmakla bu ağır yükün altında ezilmekteyim. Bana bir öğüt ver ki bu yükten kurtulayım, yardımınla saadete ereyim ve gönülden tövbe edip arınayım.” (b. 5115,5117)
Sözü gönül ehli alır. Ulu Bilge, insanların mutluluğu için ahir ömründeki dervişi hükümdara karşı uzun uzun söyletir:
– Senden önce de bu dünyayı ele geçirenler bugün nerede?
– Eğer iyilik yaparsan sonsuza kadar sevap kazanırsın.
– Ömrünü gerektiği gibi harca, insanlara bağışta bulun.
– Doğruluk üzere ol, adaleti doğruca uygula ki beyliğin sonsuza kadar daim olsun.
– Bütün işleri akıl süzgecinden geçir.
– Arzu ve heveslere uyma, maneviyatını hep canlı kıl.
– Bütün insanlara karşı merhametli ol.
– Herkese adaleti aynı ölçüde dağıt.
– Gönlün ve dilin doğru olsun.
– Gönül koyma, büyüklenme, kibre kapılma.
– Öfkelenme, kendine hâkim ol.
– Acele iş yapma.
– Cömert ol ve millete bağışta bulun.
– Bütün insanlara tatlı söyle.
– Sen milletin seçilmişisin; huyunu da seçkin kıl.
– Kötülük zehirdir, bundan hiç yeme.
– Bilginin sözünü yerine getir ve onun hakkını teslim et.
– Ölümü unutma, uzun vadeli emeller içinde olma.
– Gafletten uzak dur, beylik başını döndürmesin.
– Millet hasta ve muhtaçtır, senin görevin ihtiyaçları karşılamak ve şifa aramak olmalıdır.
– Açgözlülere makam mevki dağıtma. (Kutadgu Bilig b.5115-5492)