Beni okuyan birçok okurum bilir ki nerede bir aksaklık varsa onu gündeme getirip burada sizinle o aksaklığa çözüm aramaktayım. Elhamdülillah, bu zamana kadar da birçok problemi çözdük ve çözmeye devam ediyoruz. Hatırlar mısınız; 07.01.2017 tarihindeki “Batı’yı örnek alalım: Hanım üniversiteleri kuralım” köşe yazımı? Ne demiştik orada; Batı ve Uzakdoğu’dan örnekler vererek Kadın Üniversitelerinin gençlik açısından ne denli önemli olduğunu ve Türkiye’de de ivedilikle kurulması gerektiğini dile getirmiştik. Daha sonra tekrar tekrar devletin çeşitli kademelerine sundum ve tüm çabalarım cevapsız kaldı. Ta ki Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın Japonya’ya düzenlemiş olduğu seyahatte oradaki Kadın Üniversitelerinin ülkeye ve gençliğe katmış olduğu değeri görene dek. Japonya ziyaretinden sonra Sayın Erdoğan’ın talimat vermesiyle 09.07.2019 tarihinde Kadın Üniversitelerinin kurulması 11. Kalkınma Planı’na girdi. Buruk bir sevinç yaşadım. Çünkü bunu yaklaşık 3 sene önce Türkiye’de ilk kez dile getirmiştik. Keşke o zaman bürokrasiyi aşabilip Cumhurbaşkanımıza anlatabilseydim durumu ve bu kadar geç kalmasaydık. Geçelim…

Yine bir projem var… Yine Türkiye gençliğe ile ilgili… En az Kadın Üniversiteleri kadar önemli. Şunu düşünebilirsiniz; nasıl oluyor da hazırlamış olduğum projeler ve çözümler hedefi 12’den vuruyor? Basit; hep gençlikle iç içeyim. Düşünce, görüş, ırk, cinsiyet fark etmeksizin… Ne istediklerini, ne düşündüklerini ve farklılıkları olmalarına rağmen istek ve arzularında birbirlerine çok benzemelerini çeşitli çalışmalarla birlikte anlattım ve yazdım.

Gençler meşruiyet sorunu yaşamaktadırlar. Onlara göre hiç kimse, hiçbir grup veya kurum toplumsal uzlaşıyı sağlayacak kertede güven ve inanırlık sunamıyor. Lakin ortak bir görüşleri mevcut; “Cumhurbaşkanı Erdoğan isterse yapar.” Biliyorlar ki Sayın Erdoğan’a ulaşan bir aksilik anında çözüme kavuşturulabiliyor.

Kendi kişiliğinin ve problemlerinin farkında olan genç insanlar, görüş ve düşüncelerinin de dikkate alınmasını istiyorlar. Ayrıca, büyüklerin kendi haklarında öyle “alel-usül”, düşüncesizce bir takım programlar yapmaları da pek hoşlarına gitmiyor. Mesela, bir belediye araştırma şirketine sınırları belirleyip bir gençlik araştırması yapmasını istiyor. Araştırma bilmem kaç genç üzerinde yapılıp belediyeye teslim ediliyor ve belediye de kendi alanındaki gençlik kitlesine bu araştırmadan hareketle 2 gün boyunca çeşitli çıkarımlar yapıyor, sonuçlar açıklanıyor vs. vs. Sonra? Sonrası kocaman bir hiç. Sadece belediye yıllık faaliyetlerine bir faaliyet daha eklemiş oluyor, hepsi bu. Gençlik adına bir şey yapılmış olmuyor.

Hep dışından kendisine yüklenilen misyonu yerine getirmeye yönelmiş genç. Hal böyle olunca yaşamış olduğu sorunlara karşı çözümleri hep başka platformlarda aramakta. O platformlar ise Türkiye’nin etkinliğinin en az olduğu platformlar. Peki bu durumda ne kadar sağlıklı çözümler elde etmiş olacak bu gençler? Çok az belki de hiç. Avrupa’da araştırma yapmış biri olarak diyebilirim ki oradaki gençlik problemleri Avrupa Parlamentosu bünyesindeki gençlik ofislerinden çözüme kavuşturulmakta. Yani bir bütün içinde hareket edilmekte. Tüm araştırmalarım neticesinde şunu artık gönül rahatlığıyla diyebilirim; Cumhurbaşkanlığı bünyesinde bir gençlik çalışma ve araştırma ofisi şart. Bakın görün gençlik adına her şey “daha” güzel olacak.