Birlik ve dirliğe ne kadar ihtiyacımız var. Ümmetin hali perişan. Acılar ve feryatlar âfâkı kapladı. Bebekler, yavrular, kadınlar ve insanlarımız perişan. Bu acıya nasıl katlanılır? Hepsinden ötesi de Müslümanım diyen hele bir de bir zamanlar davadan bahseden insanların o yıkıcı söz ve davranışları… Nedir bu gaflet ya da hıyanet Allah aşkına? Neden birbirimize vuruyoruz çeşitli hal ve sözlerle? Neden Ümmetin birliğine ziyan veriyoruz? Yoksa siz namaz kılanlardan değil misiniz? Bugün namaz kılmayanlarla nasıl dost oluyorsunuz? Merak ediyoruz. Aynı mekânda bir ezan okununca ve de namaz geçecek bir hal alsa ne yapıyorsunuz o dini inkâr eden adamlarla? Buna nasıl cevap verirsiniz acaba? Allah cc soracak!
İman eden insan, şuur ve idrak sahibidir. Düşünür, iman ehli olan mü’minleri bularak onlarla dost olur. Bunun aksi ise Allah’ın gazabını celbeder. Ve -Allah korusun- öyle bir bela ile müptela kılar ki, hayret ve şaşkınlık içinde bırakır. Evet, o dost (!) tutulan ve sanılan insanların dostları gelecek olsa memleket işgali, ırz, namus, din ve vatan saldırılarıyla karşı karşıya kalınır. Bunu hesap edemeyecek kadar cahil misiniz?
Yine görülen bir hakikattir ki, daima Yahudiler Hıristiyanları, Hıristiyanlar da Yahudileri destekliyor. Biri diğerini terk edip hiç bir zaman Müslümanlara yardımcı olduğunu gördünüz mü? Buna şaşmamak lazım. Zira Kur’an-ı Kerim bunu 15 asır evvel haber vermiştir:
“-Ey iman edenler! Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinmeyin! Zira onlar birbirlerinin dostudurlar. İçinizden onları dost tutunlar, onlardandır. Muhakkak ki Allah (cc), zalimler topluluğuna yol göstermez.” 5 Maide 51.
“-Sen onların dinine tabi olmadıkça ne Yahudiler ve ne de Hıristiyanlar senden razı (ve hoşnud) olmazlar. De ki:- Doğru yol, ancak Allah’ın yoludur.” 2 Bakara 120.
“-Ey iman edenler! Kendilerine kitap verilenlerden bir guruba uyarsanız, sizi imanınızdan çevirip kâfirler yaparlar.” 3 Al-i İmran 100.
“KİŞİ, SEVDİĞİYLE BERABERDİR”
İman edenlerden (!) onları dost tutanlar, onlardan oluyor. Bu duruma düşmek ne acıdır. İnsanı imanından eder. Yıllarca bu büyük dalalete düşen mü’minlere, Rabbim uyanış ve tevbe bahşeylesin. Yoksa âhiret âleminde onlarla beraber olunur. Çünkü Allah’ın Rasûl’ü şöyle buyurur:
Allah Rasülü sav Efendimiz şöyle buyururlar:
“-Kişi, sevdiğiyle beraberdir.” Müslim, birr 165.
Yıllar önce, müslümanlar üzerinde oynanan senaryo, bugün de aynen tatbikat sahasındadır. Kıyamete kadar da bu böyle devam edecektir. Bunları bize Rabbimiz bildirmiştir ki, O’nun haberleri daima çıkar. Çünkü kainatın yaratıcısı ve sahibi O’dur. O’nun sözü üzerine söz yoktur. Mü’minler bunu böyle biliyorlarsa -ki bilmeliler-, o halde Allah’a her hususta tam itaat etmeleri gerekir.
Bakınız merhum Mehmed Akif’in seneler evvel söylediği şu beyitler, sanki bugün söylenmiş gibidir. Bir ibret levhası:
Ne bir yaşındaki masum için beşikte hayat,
Ne seksenindeki mazlum için eşikte necat,
O, baltalarla kesiktir; bu süngülerle delik,
Öbek öbek duruyor, pıhtı pıhtı kanla kemik.
YA MÜNAFIKLAR?
Kalbinden inanmadığı halde, dışından Müslümanları aldatmak için Müslüman görünen kimselere münafık denir.
Bunlar daima Müslümanlara ve İslâm devletlerine büyük hainlikler yapmışlardır. Kâfirlerden daha kötü tuzaklar hazırlamışlardır. Allahu Teâlâ da onlara en büyük azabı tattıracaktır:
“-Şüphe yok ki münafıklar, cehennemin en alt katındadırlar. Artık onlara asla bir yardımcı yoktur.” 4 Nisa 145.
Niçin bu cezayı hak ediyorlar? Çünkü onlar daima hainlik yaparlar, Müslümanları arkadan vururlar. “Ben Müslümanım, mukaddes kitabımız Kur’an’dır” derler ama ona kesinlikle uymadıkları gibi, mü’minleri de daima kâfirlere ezdirirler. Zira onlar kâfirlerin dostudurlar. İnananlara ise sadece riya yani gösteriş yaparlar;
“-Muhakkak ki münafıklar Allah’a oyun etmeye kalkışıyorlar. Hâlbuki Allah onların oyunlarını, başlarına çevirmektedir. Onlar namaza kalktıkları zaman üşenerek kalkarlar, insanlara gösteriş yaparlar. Allah’ı da pek az hatıra getirirler.” 4 Nisa 142.
Kendilerine büyük emanetlerin verildiği insanların vatana, millete ve dine karşı ihanet edip etmediklerini iyi araştırmak lâzımdır. Yoksa hepimizin hali perişan. Allah’ımız münafıklık hallerinden bizleri, münafıklardan da Ümmet-i Muhammedi muhafaza buyursun.
O halde mü’minlerin dostları kimdir? Bu konuyu apaçık belirten bir ayet-i kerimeyi hemen öğrenelim:
“-Sizin dostunuz ancak Allah’tır, Rasûlüdür ve iman edenlerdir. (O iman edenler ise) Allah’ın emirlerine boyun eğerek namazı kılar, zekâtı verirler.” 5 Maide 55.
İşte hakikat, işte mü’minlerin reçetesi ve işte dostlarımız. Onlar ne güzel dostturlar; Allah, Rasûl’ü ve mü’minlerden Allah’ın emirlerini yerine getiren kişiler. Yani takva sahipleri. O halde biz Allah ve Rasûl’ünün ve mü’minlerin dostu olmayı istiyorsak, Rabbimize boyun eğenlerden olalım. Sevdiklerimizi de onlardan tutalım.
“-Ey iman edenler! Mü’minleri bırakıp da, kâfirleri dost edinmeyin; (bunu yaparak) Allah’a aleyhinizde apaçık bir delil mi vermek istiyorsunuz?” 4 Nisa 144.
İman-ı kâmil mü’minler, Allah’ın dostlarını dost ve O’nun düşmanlarını da düşman kabul ederler. En yakınları da olsa bu hususta hiç bir zaman zaaf göstermezler. Çünkü bilirler ki Allah’ın düşmanlarını dost tutmak, Rabbinin gazabını üzerlerine çeker ve O’nun bütün ibadetlerini mahveder.
“-Ey iman edenler! Eğer küfrü imana tercih ediyorlarsa, babalarınızı ve kardeşlerinizi dostlar edinmeyin. Sizden kim onları dost edinirse, işte onlar zalimlerin kendileridir.” 9 Tevbe 23.
Zalim dünyanın yaptıklarına bakın.
“-Ey iman edenler! Sizden önce kendilerine kitap verilenlerden dininizi alay ve oyun konusu edinenleri ve kâfirleri dost edinmeyin. Allah’tan korkun; eğer mü’minler iseniz…” 5 Maide 57.
“-Allah iman edenlerin dostudur. (O Allah ki), onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır.” 2 Bakara 257.
“GÖKLERİN VE YERİN MÜLKÜ ALLAH’INDIR”
O öyle bir Dost’tur ki, O’ndan gayri sahip ve yüce yoktur. Kâinatın Malik’ine kim dost olmak istemez ki:
“-Bilmez misin ki, göklerin ve yerin mülkü Allah’ındır. Sizin için Allah’tan başka ne bir dost, ne de bir yardımcı vardır.”2 Bakara 107.
O Allah’tan gayriye yönelmek, onları dost sanıp sarılmak ne büyük gaflettir:
“-Zalimlere asla meyletmeyin. Aksi takdirde cehennem ateşi size dokunur. Sizin Allah’tan başka dostunuz yoktur. (Allah’tan gayri dost edinecek olursanız) yardım görmezsiniz.” 11 Hûd 113.
O yüceler yücesi Mevlâ’mızın merhameti ne kadar sonsuzdur. Bu merhametinden dolayı, mübarek kitabının her tarafı bin bir hakikat ve hikmetlerle kulları uyarır. Tehlikeleri ve ebedi mahvına sebep olacak durumları haber verir. O yüce Rabbimize binlerce şükürler olsun.
Kutu
“SİZDEN OLMAYANLARI DOST EDİNMEYİN”
İşte mübarek uyarılarından biri daha:
“-Ey iman edenler! Sizden olmayanları yakın dost edinmeyin.
Onlar size fenalık yapmaktan geri durmazlar. Sizin sıkıntıya düşmenizi isterler. Kinleri ağızlarından dökülür, sinelerinin gizlediği ise, daha büyüktür.
Düşünürseniz, Biz size ayetlerimizi açıkladık.” 3 Al-i İmran 118.
Rabbimiz bizlere hakikatleri görmeyi, kenetlenmeyi ve gerektiği zaman Kendi yolunda Cihad edip Hakkı savunmayı nasip eylesin. Müslüman memleketimizi oynanan oyunlardan koruduğu gibi yeniden İslam dünyasının hâmisi eylesin!