Abdullah Gül… 54. Hükümet Devlet Bakanı, 58. Hükümet Başbakanı,  59. Hükümet Dışişleri Bakanı ve son olarak 11. Cumhurbaşkanı… Önemli bir kariyer, Türkiye açısından önemli bir tecrübe. Gül,  Recep Tayyip Erdoğan tarafından seçtirildiği cumhurbaşkanlığı süresi bittiği günden bu yana,  “kurucusuyum” dediği AK Parti’den çok uzak.  Kendisini hayal bile edemeyeceği makamlarına getiren Erdoğan’a karşı çok vefasız, hiç yanında değil, hatta tam karşıt. Bugüne kadar Abdullah Gül hakkında yazı yazmadık, eleştirmedik bile.  “İnsan hata yapar dedik, nefisine uyar dedik, vefasızlık yapmaz dedik” sustuk Gül için. Ama artık bardak doldu taştı. Çünkü mesele Türkiye’nin uçurumun kenarından alındığı 15 Temmuz’du. Hollanda’nın köpekli saldırılarına, Almanya’nın ve yavrusu Avusturya’nın faşizan tavırlarına, ABD’nin kurduğu Zarrab kumpasına, silah ambargolarına, ekonomik operasyonlara sessiz kalan Abdullah Gül, mesele kahramanlara gelince konuştu.  Gül, 15 Temmuz kahramanlarına yargı muafiyeti veren 696 Sayılı KHK’nın 121. Maddesi için “Muğlak ifadeler var” dedi.  Ne tesadüf ki, Gül’ün çıkışları ile 15 Temmuz’daki rolleri açığa çıkarılmayı bekleyen Akşener ve Kılıçdaroğlu’nun homurtuları aynı noktada kesişiyor. Hepsi kaygılı. Ne için? Tankı durduran vatan evlatlarına zırh giydirildiği için.  Beka meselelerinde sessiz kalan, 16 Nisan sistem devriminde Erdoğan’a sırt dönen Gül’ün bu çıkışını kabul etmiyorum. Çünkü belirli bir plan-program dahilinde yapılmış.

Gül ve “Kuvveden fiile” tehditleri savurmaktan tutun, AK Parti’de kötülemedik kişi bırakmayan, Erdoğan için örtülü mesajları verenler yeni bir hareket planlıyorlar. Gül, açık açık partisinden kendisini soyutlamaya, Erdoğan ile ayrıyız görüntüsü vermeye çalışırken, 2019 seçimleri için Erdoğan’a karşı “Çatı aday olabilirim” diye haykırıyor. Afaki konuşmuyor.  Referandum öncesinde Dünya Ticaret Merkezi’nde başlayan toplantılar buna işaret ediyor.  Çok sıklaşan yurt dışı seyahatleri de 2019 adaylığının işaretleri. Lakin projenin İngiltere mi yoksa ABD tarafından mı organize edildiğini henüz bilmiyoruz. Gül,  AK Parti’den kopuşunu meşru göstermek için sözümüz dinlenmiyor numarası yapacak.  Keza yanında bulunan Arınç ve Davutoğlu’nun da tutumu aynı. Gül’ün hareketleri bundan sonra daha dikkatli izlenmeli. Açık söyleyeyim Gül’ün Erdoğan karşısında hiçbir şansı yok. Çünkü millet liderini yarı yolda bırakıp, başkalarıyla iş tutan kimseyi sahiplenmez. Gül’ün önüne 2 yol var; 1) Ya Abdüllatif Şener gibi olacak 2) Ya Erdoğan’a destek olup, 2019’da davası için çalışacak. Karar kendisine ait. Gül’e yakın sözde İslamcı yazarları da uyarıyoruz… Sakın ha, gaza gelmeyin,  sakın ha yıllarca meydanlarda lanet okuduğunuz mihrakların iktidar rüyasına kapılmayın. Sizin için iyi olmaz.