Tarih, yaşanan durumlarla birlikte insanın gelişim sürecini de anlatmaktadır. İnsanlık tarihine baktığımızda insanlar, gelişme sürecinin başlamasıyla birlikte (modern tarihin anlattığına göre) avlanmayla uğraşırlardı. Derken tabak çanak yapmaya başladılar. Mağaralardan evlere geçtiler. Evler, büyüdü büyüdü… Şehirleşmeye doğru yol aldı.

Genişlemeye başlayan kültür, ister istemez birtakım meseleleri de birlikte yanında getirmeye başladı. Artık sadece yaşam alanı büyümüyor, insanın bakış açıları, yaşama karşı dirençleri ve hatta duyguları yaşama biçimi de genişlemeye doğru yer alıyordu. Köy dediğimiz, birkaç haneden oluşan yapılanmalarda, herkes birbirini tanır, her türlü gelebilecek tehlikeyi tahmin edebilirdi. Yani insanın duygusunu yaşama şekli bir köy kadar basitti. Şehirleşen insanlar, duygularını bir şehir kadar yaşamaya başladı. Derken modern zaman dediğimiz bu zamana doğru geldik. Modern zamanda insanın saniyeler içinde dünyanın öbür ucuyla bağlantıya geçebilme özelliği geldi. Böylelikle iletişim ve ulaşılabilirlik daha kolay, daha hızlı, daha etkin hale geldi. Ve insanların duygularını yaşama şekli, bir dünya kadar büyüdü ve yoğunlaştı.

Modern zamanın yaşam biçiminin bu denli geniş olmasından dolayı duyguların ve tutumların kontrolü zorlaşmaya başladı. Kontrolsüzce büyüyen bu şehir hayatında insanlar, kontrolü ellerinden bırakmamak için derin bir çaba içine girseler de fıtrat gereği birtakım durumlara maruz kaldılar. Bu durumlar, insanın hata yapma korkusunu güçlendirdi, büyüttü ve şekillendirdi. Köyde yaşayan insanlar, küçük şehirde yaşayan insanlar, duygularını, korkularını, öfkelerini daha rahat kontrol edip daha sağlıklı yaşarken büyük şehirlerde yaşayan insanlar, duygularını yaşamakta ve ifade etme konusunda çok zorlanmaya başladılar. Büyük şehrin hatası da büyük olur, algısına büründüler. Güven duyguları derin sarsıldı.Büyük şehri kontrol etmek zor olduğu için süregelen güvensizlik hissi sardı. Güvensiz hisseden insanlar, daha sonra huzursuzluğu yakaladı. Huzuru, güveni unutan insanlar, öyle bir hal aldılar ki, sevgiyi bile unuttular; ifade dahi edemez oldular.

Modern zamanda insanlar, maddi gelişimi çok iyi tamamlarken manevi gelişimde bir o kadar yetersiz kaldılar. Bu zamandaki insanlarda duyguları kontrol etmek artık olanaksız hale geldi. Ne yaparsa yapsınlar bir yerde tıkanmaya başladılar. Bunu bilişsel olarak fark etmeseler de içten içe bedenleri fireler vermeye başladı. Sebepsiz kalp çarpıntıları, baş ağrıları, kas ağrıları kendini gün yüzüne çıkarmaya başladı.

Şu konu asla unutulmamalı ki; Allah, duygularımızı yaşayalım diye yaratmıştır ve yaşanmadan sağlıklı sonuçlar alınmayacaktır.

Allah, duygularımızı en sağlıklı şekillerde ifade etmeyi ve yaşamayı nasip etsin inşaallah.

Selam ve dua ile…