Kâfirler, dünyayı kendi kendini yiyen bir yılan haline dönüştürdü.

Panteist mistik harcı ile ehli küffarın kurduğu kapitalist sistem, o kadar büyüdü büyüdü ki, bütün dünyayı kapladı.

Dünya egemenliği ile insanın, siyasi, sosyal, kültürel, ekonomik, psikolojik vs. bütün yönleriyle hayatını öyle kuşatıp çepeçevre çevreledi ki, son şekliyle sanki ‘Küresel’ tek yaşam biçimine evirildi.

Evreni (maddayi) ‘Tanrı’ olarak anlama teolojisi üzerine kurulan sistem, doğal olarak kendi kendini yiyerek üreten bir yapıya dönüşmesi mukadderdi.

Kaynakları, Habil’in temsil ettiği ‘Hakikat’ karşısına Kabil’in diktiği mitolojik izafi değerlere dayanan Batının antikitesinde Eflatun, ilk yaşayan şeyi, ‘kendi kendisini yiyen bir varlık olarak’ ifadelendirdiği panteist anlayış, bu gün modern zamanların kendisini yiyen küresel bir yaratık halini almıştır.

Öyle ki, bu küresel yaratık kendisinden başka bir şey bırakmadığı için ‘görme’ ye ihtiyaç duymaz.

Bütün sesleri kendi sesi bastırdığı için ‘işitme’ ye ihtiyacı yoktur.

Kendi kendisini yiyerek beslendiği için ‘Vicdan’ı ve doğal olarak merhameti yoktur.

Dili var ve fakat bu, iletişim sağlayacak gönlü kalmadığı için sadece yediklerini gevelemeye yaramaktadır.

Burnu var ve fakat kendi kokusu bütün kokuları bastırdığı için kendi kokusundan başka bir koku almaz, burnu, sadece yiyeceklerini karıştırmaya yarar.

Aklı var ve fakat bir tahayyülü, bir tefekkürü kalmamıştır, sadece ısırdığı kuyruğundan ne miktar yiyeceğini hesaplamaya yarar.

Bu sistemden bir şairin çıkması imkânsızdır. Çünkü acı duymaz.

Bir filozofun çıkması imkânsızdır, çünkü bir ruhu olmayan, sindirim organından başka çalışan bir organı kalmamış bir organizmadır.

Mahiyeti kendi kendisini yemekten ibaret olan ve efali yeme ve sindirmeden ibaret kalmış bir sistemde sanatçı olmaz.

Küresel sistemin hali hazırdaki mahiyeti, sosyal, siyasi, kültürel ekonomik vs. bütün yönleriyle bir hayat olarak tezahürü, kendi kendini yiyen yılanın (Ouroboros) sembolize ettiği, maddeyi tanrı kabul eden panteist mistik teolojiden başka bir şey değildir.

Bu sistemin ‘üst akıl’ olarak nitelendirilen yapının, panteist mistik teolojiden, kuantum teolojisi üretmek gibi bir kabuk değişimi, bu sistemin kendini yiyip bir posaya dönüştürmesinin önüne geçemeyecektir.

Kurtlanmış tohumunuza verdiğiniz gübrenin cinsini değiştirerek miktarını artırmanız, tohumunuzu değil kurdu besleyip çoğaltmaktan başka bir şeye yaramayacaktır.

Tohumunuz çürüyüp tükenmektedir ve sağlıklı, kurtlanmamış insanlık tohumu bizden başka kimsede kalmamıştır vesselam…