Özelden genele doğru yani bölgemizden dünyanın tamamına doğru oluşan dizi dizi huzursuzluk var yaşadığımız günlerde. Her ülke gergin ve bunun yanında safını belirleme çabası içerisinde. Ülkeler cepheleşirken ülkelerin içinde de cepheleşmeler mevcut ve bu durum giderek de kendini belirginleştirmekte.
Tarihin dönemlerine baktığımızda Türkiye’nin güçlendiği zamanlarda içerde yaşadığı olumsuzlukların çoğunun dış bağlantılı olduğunu rahatlıkla görebiliriz. Yani içerde ülkesine operasyon çekmeye hazır dış düşmanlarla işbirliğine girişebilecek potansiyel satılmış bireylerin varlığı her dönemde hazır kıta bulunuyor.
15 yıldır Türkiye’nin her alanda ilerlemesi, içeride hazır kıta bekleyen işbirlikçilerin maskelerinin daha hızlı düşmesine sebep oldu desek yanlış olmaz. Siyasetten ekonomiye, sanattan emniyete, kültürden yargıya dair Türkiye’nin önünü kesmek için bekletilen dış destekli işbirlikçiler son iki yılda tek tek maskelerini düşürdüler ve görünürde dini gerçekte bir Batı projesi olan yapının kulları olduklarını göstermekten çekinmediler.
Bu yapı ve uzantılarının yapabildiği en iyi şey algı oluşturmak ve sonrasında siyasetten kültüre kadar her şeyi bu algı ile yönetmek. Şimdi de olan tam anlamıyla da bu. Ülkenin seçilmiş liderine yapılan asılsız suçlamaların toplum bazında oluşturacağı algı sonrası sokakları hareketlendirmek ve artık bıkkınlık duygusuna kapılan toplumun devletine sahip çıkma arzusunu yaralamak, bu şer şebekesinin en büyük amacı olarak karşımızda duruyor.
15 yıldır her türlü iğrenç iftiralara ve algı operasyonlarına rağmen devlet millet dayanışmasını yıkamayan yapının darbe girişimi de ellerinde kalmasına rağmen vazgeçmemeleri hala planladıkları bir şeylerin olduğunu gösteriyor. Millet olarak hesabı hala bitmeyen bu yapının karşısında yapılacak en son şey partizanca gruplaşmalara meydan vermek.
Ülke olarak ülkemize yapılan saldırıların dış bağlantılı olduğunu anlamak ve buna karşı milli direnç oluşturulması şart. Zaten bu açık olduğu için her fırsatta üst akıl kavramını dile getiren ülkemizin yöneticilerinin bizlere verdiği mesaj burada gizli. Yani içerde yer alan şer odaklarının cesareti dışardan geliyor. Görevlerini yerine getirenlerde dışardaki sahiplerinin kucağına kaçıyor.
İçerde yer alan, ülkenin huzurunu kaçırmak ve mevcut siyasi yapıyı yıkmak için kurşun asker olmayı isteyecek bir kitlenin varlığından haberdar olmak diğer bir önemli nokta. İktidara ve ülkenin liderine yapılan küfürler, hükümete oy verenlere yapılan hakaretler ve ezan okuyanlara yapılan saldırılar bu cenahın görünen bir yüzü. Bunlarla uzlaşmak veya bütün bir millet olabilmek zor gibi dursa da iki farklı insan grubunu sokakta karşılaştırmaya yönelik oyunlara gelmemek şu an için hayati önem taşıyor.
Ve en önemlisi bu süreçte millete düşen görevlerin yanında devlette liyakate ve milliliğe sahip bireyleri etkin kadrolarda görevlendirilmesi olacaktır. Böylece milleti ile beraber yetkin ve milli yöneticilerin uyumu ülkemizin içinde bulunduğu bu dönemde yaşayacağı sorunları en aza indirecektir…