Elbette MHP’nin, Müslüman Türklerin, bu ülkedeki en önemli siyasi tecrübelerinden biri olduğuna hiç şüphe yoktur.
Ve fakat başındaki antikacı müzelik adam ve onun müzayedeci yönetim kadrosu nedeniyle ülke bu önemli siyasi tecrübeden mahrum kalmaktadır.
Yanlış anlaşılmasın aslında antikacı Devlet abiyi üslup ve tavrıyla hep sempatik bulmuşumdur. Çok farklı ve tatlıda bir espiri anlayışı vardır elbet.
Ama malesef en son yapacağı işi yapmaktadır.
At sahibine göre kişner hesabı, kendileri antikacı olunca, etrafına topladığı kadroda, politikayı açık artırma zanneden 3. sınıf müzayedeci karakterlerden oluşmaktadır.
Oysa, genç ülkücülerin önü açılsa, belki farklı bir tablo ortaya çıkacaktı.
Rahmetli Erol Güngör gibi malesef ülkücü camiada mütefekirlerin yetişmesine zemin hazırlanıp imkan tanınmadı.
İdeolojik partiler, zamanın ruhunu anlayan, olayları doğru okuyabilen, toplusal değişim ve dönüşümün doğru analizini yapıp, bu ülkeye uygun ve milli, olması gereken değişim ve dönüşümlerin mahiyetini ortaya koyabilecek, milli çözümlemeler üretebilecek, düşünce adamlarından yoksun kalınca ömründen yemeye başlar.
MHP’nin bahsettiğim kadrosu asla eleştiriye açık değil ve kendilerine yönelik eleştirileri düşmanca algılıyorlar. Okumuyorlar ve asla empati kurmuyorlar.
Bırak bir yabancı dil bilen Ülkücüyü, o üzerine titrediğimiz güzel Türkçeyi bile doğru dürüst kullanamıyorlar. Metodolojik farklı perspektiflerden kendi tarihimizi okumayı bırak tek düze resmi tarihi bile okumuyorlar. ‘Din’ ve ‘DİL’ bilgileri ilmi hal sevyesinde bile değil. Malumat matruş bilgileri sebebiyle ‘Milliyetciliği’ kavim hamaseti ve asabiyeti olarak anlıyorlar.
Bu yiğit anadolu çocukları olan ülkücülerin, osmanlıca arapça ve ingilizceyi anadilleri gibi bilmeleri gerekirdi. Her bir ülkü ocağı bir kütüphane olmalıydı.
Bu aziz Millet için hayırda ve bilgide yarışan dinamik bir gençlik olmalıydı.
Yeni icatlar, ülkücü akademisyenler tarafından yapılmalıydı.
Bu aziz millet ülkücü, gençliği gördükçe istikbaline güvenle huzurla bakmalıydı. Rahmetli,Alpaslan Türkeş ve Muhsin yazıcıoğlu gibi duayla anılmalıydılar. Vakarlarının etkisiyle ahlaksızlığını ülkücülükle örmeye kalkanlar korkmalıydı. Ahlaklarını, sevdalarını Horasan erenlerinden almalı, Yunus Emre’lerden beslenmeliydi edebiyatları. Medeniyetimizin kurucu mütefekkiri Davut El Kayseriyi babalarından daha çok tanımalıydılar.
Oysa şimdi ülkücü bir edebiyat ve sanattan bahsetmek mümkün mü..!?
MHP’nin tek başına iktidar olmasından, bu aziz milletin hangi evladı gocunur ki, neden tek başına iktidar olmasındı MHP.
Neden, savunma sanayinde, ilaç sektöründe, tarımda vs. her alanda ürettiği projeleri taklit edilmeye çalışılan bir parti olmasındı MHP.
MHP asla kendisini diğer hiç bir parti ile kıyaslamamalı diğer partiler kendisine kıyaslanmalıydı. Siyasette dolgu malzemesi değil siyasete bir milli anlam katan parti olmalıydı.
Daha ne diyeyim çocukların eğlencesi olacak püskevit gibi malzeme üreten, politika üretmeyi hayır ve evetten ibaret zanneden, meclisi müzayede salonu zanneden bir kadronun elinde oldukça dua etmekten başka…