İnsanoğlu, topraktan yaratılmıştır. Öyledir ki, toprağın yaşadığı her değişim, insanoğlunu da etkilemektedir. Eylül geldiğinden beridir, insanlar kışa hazırlanıyorlar. Yaz boyunca belli bir zaman dilimine, yaşayışa, gün ışığına alışan insanın bu hazırlık sürecinde hiçbir tepki göstermeden günlerin kısalmasına, gün ışığının azalmasına, mevsim sıcaklığının düşmesine alışması normal değildir.

Bu tepki durumu sonbahar-kış arası değil, kıştan yaza geçiş mevsiminde de ortaya çıkar. Yazın ya da kışın, insanın savunma mekanizması, belli bir düzene alıştırır kendini. Soğuklara karşı nasıl dayanıklı olunur, sıcaklarla nasıl başa çıkılır, gün ışığını vücutta nasıl verimli kullanırım, gibi tedbirler alır. Kış ya da yaz periyodunda alıştırdığı düzen bir sonraki mevsim periyoduna geçtiğinde ise direk vücut alışamayabilir ve birtakım alışma süreci sorunları gün yüzüne çıkartır.

Fakat yazdan kışa geçiş sürecinde insan, daha bir zorlanmaktadır. Yazdan sonra sonbahar ve akabinde kışın geliyor olması, insanın zihinsel yoğunluğunun artacağı manasına gelmektedir. Yazın kendine daha çok vakit ayırabilen tatil planları yapabilen bir konumdayken kışın günlerin kısalmasıyla kendine ayrılacak vaktin kısıtlı olması, tatil planlarının ertelenecek olması kişiyi zihinsel yorgunluğa sürükleyebilmektedir. Bu da kişide depresif belirtileri uyandırmaktadır.

Peki nedir bu belirtiler?

Bu süreçte kendinizi tanıyamayacağınız bir rolde görebilirsiniz. Zamanında içten içe acıtan hallettiğinizi düşündüğünüz problemleri, bu dönemde gün yüzüne çıkarabilirsiniz. Anlamsız bir kendini suçlama, endişe hali kendini gösterebilir. Gün içinde uyumak isteği fazlasıyla zorlayabilir. Gece uykuya dalmakta güçlük çekebilirsiniz. Rutin yaptığınız işlerden sıkılabilir, derin anlamda kendinizi değersiz hissedebilirsiniz. İştahınız çok azalabilir ya da fazlasıyla artış gösterebilir. İlginç bir şekilde agresifleşebilir, dinlenmenize rağmen yoğun bir yorgunluk hissedebilirsiniz.

Öneriler

Bu süreçte, kendinizi beğenmeye bilirsiniz, sevmeye de bilirsiniz fakat size gereken tek şey kendinizle barışmaktır. Dünyanın en değersiz insanı olarak da hissetseniz, hiçbir ümidiniz kalmasa da size kendinizden başka kimse yardım edemeyecek. Artık sizi değersizliğe sürükleyen durumları kabullenmeniz ve bu durumlarla yaşamayı öğrenmelisiniz. Hayatı, yaşamı, dünyayı en önemlisi de kendinizi kabul edip bundan sonraki hayatınızı kurtarmaya yönelik çıkarımlarda bulunmanız, tamamen hayrınıza olacaktır. Unutmayın ki öfkeli de olsanız, korkak da olsanız, yalnız da olsanız, kendinizi de suçlasanız; sabah olmakta, güneş doğmakta, hayat devam etmektedir…

Selamı kesmemek, duayı unutmamak ümidiyle…