Arz üzerine indirildiğimiz günde başladı bu serüven aslında. Kara büyüler içerisinde ki hayat, ak büyülere, efsunlara takılıp kalmadı mı? Ak ile karanın savaşımının oynandığı bir meydan değil mi aslında insanoğlunun bizzat kendi?
İnsanoğlunu aç, genişlet ve yay bütün arz üzerine, her şeyi göreceksin aslında bütün gerçekliği ile onda.
İnsan küçük bir kâinat değil mi aslında?
Sevilmemiş her can sevilmeyi arzu eder. Bunu gösterme şekilleri farklıdır sadece. Bazılarında acı olarak gerçekleşir, bazılarında şiddet, bazılarında ise kutsanmak olarak. Böylece bir cazibe alanı olmayı ve doyasıya sevilmeyi arzu ederler.
Evrende hiçbir şey bağımsız değildir. Her şey bir enerjiyle birbirine bağlıdır. Madde dediğin nedir ki? Her şey özdeki enerjiden ibarettir. Bir titreşim, sarmal bir hal gibidir. Bu yüzden insan içindeki titreşimin farkına varmalı, enerjinin kaynağına kulaç atmalı, her şeyin özünün aynı ve tek merkezli olduğunu, aslında yok olduğunu anlamalı. Anlamalı ki sevilsin kâinatın sahibi tarafından.
Mesafelerin olmadığını anlamalı. Farkındalığını artırmalı. Hiçliğin lezzetini kana kana içmeli.
Hayat sonsuzluktur. Her şey sahibini dillendirir. Bütün kâinattaki mahlûkat sahibini dillendirip duruyor. Fakat fark edemeyen o kadar çok insan var ki.
Allah(cc) güzeldir, O bizleri en güzel şekilde yaratandır. Sözler beyinden önce kalpten geçmeli.
Bazen bir fener yanar ama körsen göremezsin. Muhabbet tek bir söz gibi görünse de kabını ancak eri bilir.
Gece dişli çıkar, her muhabbeti almaz koynuna. Gece seçer kendine, alır hası yanına.
Yürek gerçekten bir kere sever. Diğerleri ilkinin arayışıdır.
Vakit gelmiştir. Anlayan, farkına varan, kalp gözüyle görenlerin bilgilere su gibi ihtiyacı vardır. Şeytanın çağının sonu gelmek üzeredir. Zaman geçmişin hatalarına takılmadan sonsuzluğu düşleyerek günü kurtarma zamanıdır.
Dün bitti, yarını bilmemiz mümkün değil ama bu anda, içinde bulunduğumuz bu anda ne durumda olduğumuzu, neler düşündüğümüzü ve neler yaptığımızı tespit etmeliyiz.
Gerçek insan imanla bilimi birleştiren, insanlığın hizmetine sunandır. Bu gayretlerin sonucunda konumlarımız ve makamlarımız belirlenecektir. Saf ve yalın olduğumuzda, samimiyetimizi yalnız O’nun için O’na yönelttiğimizde bereketleneceğiz.
İnsanlık selamete çıkacak. Sonuçlardan mesul değiliz ama yaptıklarımızdan ve amaçlarımızdan mesulüz. Kapasitemizin sınırları değil, var olanı ne denli verimli kullandığımızdır mesele.
Sonsuzluğun ve sınırsızlığın karşısında acizliğimizi fark edip hiçliğimizle yüzleşiyor, sahibimizin büyüklüğü karşısında şükrediyoruz. Hizmet etmek, herkese iyilikle muamele etmek esas olandır. Kişinin buna hazırlanması gelişmeyi ve yükselmeyi sağlar.
Aman dikkat, gönül, mabedidir insanın, her önüne gelen buyur edilmez.
İnsanlar dost aramıyorlar, süfli duygularına köle arıyorlar.
İnsan aslında bir hiçtir. Kişinin kibirlenmesi abestir. Lazım olan kodları bilir ve şifreyi çözebilirse insan, ancak o zaman değerlenir. Şifreleri çözmek muhabbet ve hizmet anahtarıyla olur.
İnsan şunu sakın unutma, Allah’tan başka ilah olmadığına şahitlik ettik. Birlik asıl olandır. Parçalar ona bağlıdır. Parçalar olmadan kurulan birlik hali perişanlıktır.
Birleştirilmeyen parçalar aslı iptal etmektir. Nefsine baktığında parçayı, Rabbine baktığında bütünü görmüş olursun.
Kim sadece yaratanla olursa dikkatini toplamış, kim de yaratılmış olana bakarsa dağıtmış olur.
Allah’ın sıfatlarını görmek de bir bütündür. Hazreti Musa, Musa’dan geçti, yani Musa’nın Musa’dan haberi yoktu. Sonra konuştu… Hâlbuki konuşan da konuşulan da Allah’tı.
Kendisine güç verilmemiş olsa Musa konuşabilir miydi?
Vakit kılıç gibidir, hükmüyle keser atar. Vakit geldiğinde beklenen vaktin o vakit olduğunu bilirsin. Kesildiğini görürsün. Sana verilenlere bak, işaretleri takip et, duyularını açık tut. Yalnız değilsin. Okuman ve taklit etmen gerekeni biliyorsun. Bak pazar yerine, bir bak yüzlere ve kutsal vadiden süzülen sihre, bir bak ne olur. Sihir değil o, gerçeğin ta kendisi. Yalnız her gördüğünü de rüya zannetme. Rüyandan uyanıp şükretmezlik etme.
Gerçekleştir meydan muharebelerini nefsinde, işte dünya dediğin bu aslın da…