Herkesin her şeyden haberdar olduğu ama hiçbir fikri olmadığı bir dünyada yaşıyoruz. Sanki ruhumuzun mayasının karıldığı şu yalan dünyaya, sadece kendimiz için gelmişiz. Kendimize inanmışlık ise pek revaçta! Hiçliğin karanlık boşluğunda ‘göz senin ama fer senin değil’ diyen bir dost da kalmadı yamacımızda. ‘Gelecek korkusu’ diye helvadan bir put edinmişiz kendimize ‘severken de, sevilirken de, isterken de’ hep ‘ben’ diyoruz. Benden sonrası tufan diyor, gölgemize bile tahammül etmiyoruz. Kadim gerçek şu ki kıymetli dostlar; kişisel ikbal hırsı ile çok ucuz yaşıyoruz. Ahlaki çürümeyi hadi geçtim bir kalemde de sevgi, saygı, fedakârlıkta hak getire. ‘Bana uzak Allah’a yakın olsun’ diyor kaçıyoruz hep birbirimizden! Hani hiçbir karşılık beklemeden Allah için bir birimizi sevecek, birbirimize dua edecektik?

Cenab-ı Allah’ın ‘kazandığının karşılığını vermek üzere’ herkesi dirilteceği hesap gününde “Sizden biriniz, kendisi için arzu edip istediği şeyi, din kardeşi için de arzu edip istemedikçe, gerçek anlamda iman etmiş olmaz.” diye buyuran fahri kâinat efendimizin yüzüne, deyin hele nasıl bakacağız? Müslümanların her daim birbirlerini sevmeleri, birbirlerinin iyiliğini ve saadetini istemeleri, bunun için de birbirlerine hayır dua etmeleri gerekmez mi? Duanın hikmetini bilmez misiniz ki dostlar! Bu önemli hususta her daim ketum davranıyorsunuz? Bir kimse din kardeşinin iyiliğini istediğinde veya onun başındaki bir sıkıntının giderilmesi için ellerini açıp onun için dua ettiğinde, melekler onun duasına “Âmin, Âmin, Âmin” diyerek “Allah duanı kabul etsin” der ve sonra da “Kardeşin için istediğin hayırlı şeyler inşallah sana da verilsin” diye Allah-u Teâlâ’ya dua ederler. Bir Müslüman’a onun haberi olmadan ve hiçbir karşılık beklemeden yapılan dua Allah katında en makbul duadır. Hem ne buyurmuştu Zât-ı Risâlet Efendimiz (sas): “Allah ile arasında perde bulunmayan iki dua vardır. Biri mazlumun duası, diğeri de kişinin din kardeşinin gıyabında yaptığı duadır.’’

Dua, ihmal edilemeyecek kadar mühim mevzudur. Çünkü kul, dua ederek Rabbiyle irtibata geçer, onunla samimi bir şekilde konuşur. “Dua kulun Rabbine sığınması, yalvarması ve yakarmasıdır.” Dua, rızkın genişlemesine, ömrün bereketlenmesine vesile olur. Dua eden aczini itiraf etmiş olur, gurur ve kibirden kurtulur. Yukarıda belirtildiği gibi “gıyabi yapılan dualar ise Allah katında daha kıymetli ve daha makbuldür.” İşte bu yüzden birbirimize sıkça ismimizle dua edip birbirimizin dualarına dâhil olalım inşallah. Güzel ve hayırlı iş yapan tüm kardeşlerimize dua edelim. Gecesini gündüzüne katıp milletinin refahı için çalışan devlet büyüklerimiz için, savrulmuş vaziyetteki Müslümanların birliği ve beraberliği için, vatan savunmasına katılarak dinimizi, bayrağımızı, namusumuzu, izzetimizi ve şerefimizi koruyan kahramanordumuz için, bu uğurda şahadet şerbeti içen şehitlerimiz için dua edelim. Deprem felaketine maruz kalmış tüm vatandaşlarımızı, şu karda kışta evladına kavuşmak için HDPKK’nın önünde evlat nöbeti için bekleyen analarımızı, Doğu Türkistan’da, Filistin’de, Suriye’de, zalimlerin zulümleri altında inim inim inleyen Müslüman kardeşlerimizi, zorda olan derdi olan, şifa bekleyen tüm aç ve yoksul kardeşlerimizi de dualarımıza dâhil edelim inşallah.

Bütün bu kardeşlerimiz için dua ederken yanı başımızdaki güzel insanları da ıskalamayalım. Mesela; FETÖ’nün darbe girişimi sırasında Özel Harekât Daire Başkanlığına düzenlenen saldırıda şehit olan komiser yardımcısı, Kayserili şehidimiz Şehit Cennet Yiğit’in babası Bünyanlı hemşerim, Yahya Kemal Yiğit, devletten aldığı daireyi Elazığ’daki depremzedeler için Türk Kızılayı’na bağışladı. Yine öte taraftan Kayseri 12. Hava Ulaştırma Ana Üs Komutanı Aziz Adalı ve ekibi ölümcül ‘Koronavirüs’ salgını dolayısıyla Çin’in Vuhan kentindeki vatandaşlarımızın tahliyesine kendi isteği ile ve gönüllü olarak katılıp, TSK’ ya ait dev kargo uçağı ile 42 vatandaşımızı Ankara’ya getirdi. Şimdi deyin hele! Şehidimizin babası Yahya Kemal Yiğit ve getirdiği yolcular ile birlikte 14 gün boyunca karantinada kalacak olan Aziz Adalı komutanımız sizce de duayı hak etmiyor mu?

Selametle…