İstanbul’un “yenilenen seçiminin’’ kazananı, seçim boyunca “mazbatamı aldılar” diye mağduru oynayan CHP’nin “proje adayı” oldu. Yenilenen seçim sonuçları ülkemize ve İstanbul’a hayırlı olsun. Olanda hayır vardır. Sandıktan çıkan milletin iradesine, saygı duymak herkesin boynunun borcudur. Demokrasi işlemiş ve milli irade bu sefer hilesiz ve şaibesiz bir şekilde sandığa yansımıştır. İki lafının birinde cumhurbaşkanından bahsederken “Saray ve diktatör” kelimelerini ağzından hiç düşürmeyen müfteri zihniyet, umarım söylemlerinden utanırlar. Çünkü antidemokratik yönetimlerin yaşandığı ülkelerde böyle sonuçları görmek zinhar mümkün değildir.

Lakin tepki oylarının kahramanının, İstanbul’un çiçeği burnundaki yeni belediye başkanının, bundan sonra işi çok daha zordur. Çünkü “lafla peynir gemisi yürümemektedir!’’ Dünyanın sayılı metropollerinden biri olan İstanbul’u “doğru ve dürüst’’ yönetmek başlı başına büyük bir başarıdır. Hele hele başarılı bir yapıdan görevi teslim alıp bir de üzerine koymak, her babayiğidin harcı değildir.  İstanbul halkı son 25 yıl içerisinde birtakım sorunlara rağmen AK Partili belediyelerden her daim yüksek standartlarda “kaliteli ve konforlu’’ hizmet almıştır.

Ama anlaşılan o ki; yeni seçilen belediye başkanı, 16 Milyon İstanbulludan önce, seçim öncesi kesintisiz desteklerini almış olduğu ortaklarını memnun etmek zorunda kalacaktır. Çünkü aldığı %54 oy sadece CHP’nin oyu değildir! Bunlar “Dokuz kişi bir danaya ortak’’ olmuşlardır. Başkan ortak seçilen bir başkan olarak, üzerine düşeni yapacak; “İP, HDP ve SP kesimlerin beklentilerinin yanı sıra, kendisini sınır ötesinden açıkça destekleyen FETÖ’cüler ile dağdaki PKK’lıların isteklerini de” karşılayacaktır. Ortaklarının gazıyla daha şimdiden havaya giren ve “2023 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin’’ rüyasını görmeye başlayan bir belediye başkanı olarak, inşallah böyle kirli şeylere asla tevessül etmez. Hem Muharrem İnce’ye hem de Kılıçdaroğlu’na rağmen Cumhurbaşkanlığı adaylığını çok fazla dillendirmeye başlarsa kendisi için o zaman “Her şey çok güzel olacak!” diyemeyiz…

Öte taraftan AK Parti’nin İstanbul adayı olan Binali Bey her ne kadar bu seçimi kazanamasa da ‘’mütevazı ve güler yüzlü mizacı’’ ile milletin gönlünü kazanmasını bilmiştir. İş ehline verilmemiştir. Esasen kaybeden Türkiye projelerin mimarı Binali Bey değil, İstanbul olmuştur. İstanbul’a gerçekten çok yazık olmuştur…

Ezcümle demem o ki kıymetli dostlar: “Türkiye’nin hâlâ en güçlü partisi AK Parti ve en güçlü lideri Erdoğan’dır. Türkiye’nin sorunlarını çözmeye en güçlü aday hâlâ AK Parti’dir.” Millet, AK Parti’ye çok önemli mesajlar vermiştir. AK Parti’nin seçmenin verdiği bu mesajları doğru okuması ve derinlemesine muhasebe etmesi elzemdir. Çünkü “Seçmenin verdiği mesajların doğru okunması demek; ümmetin, ülkenin ve AK Parti’nin geleceği demektir!” Mesajların gereği bir an önce yerine getirilmeli, başta “ekonomi ve güvenlik’’ olmak üzere ülke asli gündemine hızla dönmelidir.

Unutulmamalıdır ki, kimsenin oyu çantada keklikte değildir!

Selametle…