16 Nisan seçimleri geride kaldı ama hem evet hem de hayır cephesinde tartışmalar artarak sürüyor. Hayırcılar mühürsüz oylar nedeniyle seçimlerin iptalini istiyor. YSK’dan sonuç alamadılar. Danıştay “Bizim yetkimiz yok” dedi. Anayasa Mahkemesi, AİHM derken zaman kazanıp başarısızlıklarını unutturacaklar her zaman yaptıkları gibi.

Peki, 51,4’le evet diyenlerin mahallesinde yani bizim mahallede neler oluyor? İlk birkaç gün bunca saldırı, baskı yalan iftiraya, FETÖ, PKK, DAEŞ ve yedi düvele karşı bu sonuç bile büyük başarı diye değerlendirilirken ne oldu da birden mesele iç hesaplaşmaya dönüştü?

İç hesaplaşmayla da kalmadı bazı kendini bilmez zavallıların dilinden iftiraya dönüştü.

7 Haziran seçimlerinde oylar yüzde 40’lara düşünce başarısızlığı tamamen Recep Tayyip ERDOĞAN’a yükleyen bu tiplerin bugün ‘Reis’ kavramı üzerinden “Sadece o çalıştı. Bu oy sadece onundur” demelerine asla hayret etmiyorum. Çünkü bu tipler profesyoneldir. Her şeyi onlar bilir, herkesten akıllıdırlar. Kendilerini Reis’in havârîsi olarak göstermeye çalışırlar. Onun adına ahkâm keserler ama kendilerine göre ilk başarısızlıkta içlerindeki nefreti kusarlar.

Allah’tan bu seçimleri de kazasız belasız ve bu zavallı çığırtkanlara rağmen kazandık. Yoksa bu zavallıların ilk hedefi hiç şüphesiz 7 Haziran seçimlerinde olduğu gibi Tayyip ERDOĞAN olurdu. “Biz aslında demiştik, Reis bize zarar veriyor. Abbullah GÜL, Ahmet DAVUTOĞLU olsaydı….” Demeye başlarlardı.

Bunların kıbleleri güçtür, paradır. Bunların İslâm, Müslüman, mazlum, mağdur, dünya Müslümanları gibi dertleri yoktur ve hep iktidar da kalmayı iyi becerirler. “İt ürür kervan yürür” diye bir atasözü vardır bizde. Bu seçimlerde de dâhili ve hârici düşmanlara karşı, içimizdeki fitnekârlara karşı, “Biz aslında Tayyip ERDOĞAN’ı seviyoruz ama bu kadar yetki Peygamberimizde bile yoktu” deyip aklımızı karıştırmaya çalışan kriptolara karşı bu millet büyük bir seçim zaferi kazanmıştır.

Genci, yaşlısı, esnafı, memuru, işsizi, köylüsü, okumuşu, okuyamamışı ile bu davaya gönül vermiş milyonların gayretidir bu. Hiç hesapsız, karşılıksız, makamsız, mevkisiz gönül erlerinin gözyaşları ile sevdikleri, güvendikleri Recep Tayyip ERDOĞAN’ın yanında saf tutmak isteyenlerin başarısıdır bu.

‘Neden 48.6 ‘Hayır’ verdi’ diyenlere cevap arayıp, geleceğimiz adına çözüm sunmasını beklediğimiz kişilerin “Ben, ben” naralarıyla bu başarıdan pay kapma peşinde koşmaları ne acıdır değil mi?

Benim bu kişilere önerim, bıraksınlar milletimizin başarısını sahiplenmeyi de kendilerini ön plana çıkartma adına yaptıkları açıklamalar, şımarıklıklar ve ukalalıklar nedeniyle Hayır’a giden oyların hesabını versinler.

Ve bıraksınlar yakamızı, düşsünler artık.

Gölge etmesinler başka bir ihsan dileğimiz yoktur zatı alilerinden…