FETÖ’nün, 15 Temmuz darbe girişiminin fiyaskoyla sonuçlanmasının memleketimiz, inansımız ve ümmet coğrafyası adına pek çok kazanımı olduğu aşikâr. Bunları buraya tek tek sıralayacak değilim. Kaldı ki bu kazanımları pek çok yazar kaleme aldı, günlerce konuşuldu, tartışıldı. Hala da yazılıyor.

Ben başka bir konuya dikkatinizi çekmek isterim; CHP ve MHP’nin kurtuluşu…

FETÖ’nün, sahip olduğu imkânlar ve devlet kademesine yerleştirmiş olduğu kirli eller üzerinden, kendi gayrı meşru menfaatlerini gerçekleştirmek adına başta CHP ve MHP olmak üzere BBP, SAADET ve diğer partilere ayar vermeye çalıştığı bilinen bir gerçekti. Hatta bir adım sonrasını da söylemek gerekirse, CHP, BBP ve SAADET’i çoğunlukla ele geçirdiği de, görünen köy kıvamındaydı.

BBP, SAADET ve CHP liderlerinin FETÖ ile ilgili söylemlerinin örtüştüğünü görmemek için, herhalde aptal olmak gerek. Arşivleri şöyle bir taradığınız zaman bu söylediklerimizin ortaya çıkacağını göreceksiniz.

FETÖ’nün, dokuz genel başkan yardımcısına seks kaset operasyonuna rağmen tamamen ele geçiremediği son kale nerdeyse MHP kalmıştı. The Cemaat, her ne kadar Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde baskı uygulayarak MHP’yi ortak aday çıkartmaya zorlasa da, yine de emin değildi BAHÇELİ’den. FETHULLAHÇI’ların, BAHÇELİ’yi devirerek yerine AKŞENER’i getirmek için yoğun çabalar harcadığını hep beraber, milletçe izliyorduk. FETÖ’nün devlet kademesinin kılcal damarlarına kadar sızmış AKŞENER taraftarı azılı hâkim, savcı elemanları ile, direnen milli iradeci hâkim adaylarının resmiyete yansımayan mücadelesini, nerdeyse ağzımız açık seyrettik. Darbe başarılı olsaydı, AKŞENER’in başbakan olacağını adım gibi biliyordum ben. Darbecilerin, “Yurtta Sulh” sloganı ile AKŞENER’in yurt gezilerinde kullandığı, “Yurtta Sulh” söylemlerinin pişti olmasını, siz tesadüf mü zannediyorsunuz? Ya da, AKŞENER’in, “10-15 Temmuz tarihlerinde başbakan olacağım” sözleri ile darbe girişiminin 15 Temmuz’a denk gelmesi mi tesadüf? Biline ki, hiç biri de tesadüf değil.

BAHÇELİ, FETÖ’nün MHP üzerindeki hesaplarını çok önceden görmüş olmalı ki, 1 Kasım seçimlerinde başta AKŞENER olmak üzere güçlü birçok ismi listeye koymadı. Hatta, büyük riskler alarak pek çoğunu partiden attı. Ben bunu, BAHÇELİ’nin bu günleri tahmin ediyor olmasına bağlıyorum. Eğer o gün milletvekili listesine bu isimler girmiş olsaydı, bugün mücadele başka bir renge bürünmüş olur ve belki de MHP’yi de ele geçirmiş olurdu diye düşünüyorum.

Biliyorsunuz, CHP, kaset operasyonu ile birlikte zaten FETÖ’nün bir kalesi durumuna gelmişti. Yılların Fethullahçı düşmanı, senelerini FETÖ ile mücadeleye harcamış bir partinin, birden, 180 derece dönerek Fethullahçı olması, arkasında büyük pazarlıkların döndüğünü göstermez mi? Acaba FETÖ dışında başka hangi uluslararası güç KILIÇDAROĞLU’nun CHP genel başkanlığına giden yolda etkili oldu ve karşılığında ne aldı?

Ya, yılların Milli Görüşçüsü SAADET ve Muhsin Başkanın FETÖ tarafından şehit edildiğini tahmin eden BBP, 17/25 Aralık sonrası hala, inatla FETHULLAHÇI’ların yanında yer almak için neler aldılar? Bunlar muamma olsa da, tahmin edilmiyor değil.

Aslında, yazımın konusu bunlar olmamakla birlikte, süreci hatırlatmak adına yaşananları yazmak istedim.

Gelinen noktada görünen o ki, FETÖ’nün çöküşü, içten ele geçirilmiş muhalif partilerin de kurtuluşu oldu.

Muhalefet partilerinden 15 Temmuz darbe girişimine ilk ve en güçlü tepki, MHP’den geldi. BAHÇELİ, “Amerika’nın gayrı meşru çocukları darbe girişiminde başarılı olamayacaklar.” derken, aynı zamanda MHP’nin de bağımsızlığını ilan etmiş oluyordu. CHP’nin, MHP’ye göre darbe karşıtı açıklamasını geç yapması, sonucu görmek ve kaset diyetini ödeme çabasında gizli.

Vurgulamak istediği şey şu, bundan sonra muhalif partilerde daha milli, daha yerli duruşlar göreceğiz inşallah. Çünkü büyük prangadan kurtuldular. Geriye küçük prangalar kalsa da, söküp atmaları zor değil. Cumhurbaşkanlığı tarafından düzenlenen ve iktidar, muhalefet, herkesin katılıp konuşma yapacağı miting, bunun bir göstergesidir.

15 Temmuz’u bu manada, bundan sonra, “Milli İradeye Saygı Bayramı” olarak da kutlamak gerek diye düşünüyorum.