Bu topraklar, tesadüfe tapan kurak zihinli yığınların istilası altında. Sağlık kapitalizminden sosyal terörizme uzanan ihtişamlı bir dekorun parçalarıyız. İhanetin kukla gibi oynattığı romantik cehalet zihin coğrafyamızı kurutuyor. Nefes alamıyoruz. İnanılmaz bir akıl tutulmasının cemiyet karakteri haline geldiği, ihanetin cehaleti ‘’bir tuşla’’ yönetebildiği, montaj gerçeklerin saf hakikat yerine kolayca geçtiği çirkin bir hayat akışına saplandık.
Dünya yanıyor.
Türkiye, çeşitli dinamikleri, fonksiyonları ve küresel nizamın işleyişine doğrudan etkisi olması hasebiyle jeopolitik bir hazine konumunda.
Türkiye’yi de yaktılar.
Her ne kadar bizdeki vasat altı zekâları ikna edemesek de terör örgütü PKK yangınları üstlenmiş vaziyette. PKK, tabiatı ve insanı hedef alan bu vahşi saldırının ‘’beşinci kol’’u elbette. Buz dağının ‘’gösterilmek istenen’’ kısımlarından biri. Isıtıp ısıtıp önümüze konulan iklim değişikliği de öyle. Fakat mesela, semiyolojik maharetlerle kahinliğe soyunan Economist, Time ve sair global medya organlarının, basit ve sıradan birer medya organı olmadığını belki de hayatı boyunca anlayamayacak olan konforlu dimağlara bu ayan hakikati anlatmaya gücümüz yetmez. Tıpkı, dünya saran, milletleri ve ekonomileri yakan bu alev zincirinin, Kasım’da Glasgow’da yapılacak BM İklim Değişikliği Konferansı’ndan (COP26) 3 ay önce aniden patlak vermesini anlatamayacağımız gibi...
Olup biten ne varsa kendi pembe dünyalarına göre yorumlayıp, diğer insanları da alıştıkları sığlığa çekmeye çalışan; ve bunu yaparak kendini aydın, kültürlü, çevreci filan sanan geniş bir insan kümesi var.
‘’The Great Reset – Büyük Sıfırlama’’ planlarıyla dünyayı yepyeni bir kimliğe sıkıştırmak isteyen açgözlü canilerin keyifle kullandığı bir kitle bu. Sırtlarını bu idrak kısırlığına dayıyorlar.
Koyun gibi güdülüp ahlakçı çobanı oynayan, meselesi ağaç olmayanların ağaç edebiyatlarına tavlanan, PKK’ya ‘’terör örgütü’’ diyemeyenlerin terörü lanetleme seanslarını amme hizmeti sanan zavallı bir kitle… Ceplerinde hissetmedikleri her şey ‘’rant’’ onlar için. PKK’lı teröristlerin medya mecralarında ‘’kutsal ateş’’ diyerek aşkla üstlendikleri devasa kundakçılıkları dahi ‘’hükümetin otel fantezisi’’ seviyesine indiriyorlar. Onlarca uçak ve helikopter, yüzlerce iş makinası, binlerce devlet personelinin aralıksız verdiği mücadeleyi yok sayıp; ecnebiden gelen iki kıytırık sulama aracına secde ediyorlar. Twitter’da BAE ve Suud kaynaklı bukalemun hesaplardan fışkıran ‘’Global Çağrı: Türkiye Yardım Edin!’’ mesajını iyi halt etmiş gibi yayıp vicdan rahatlatıyor; bu kurnazlığın alt metnini okuyabilen sağlıklı vatandaşları da linç ediyorlar…
An itibariyle 174 yangının 160’ı kontrol altında. Halkımızın da desteğiyle sadece birkaç gün içinde bu başarı gerçekleşti. Gerçi 240 gün boyunca yanan Avustralya’nın yardıma ihtiyacı olmadığını düşünen aşağılık kompleksli zavallı zihinler için önemi yok tabii.
Şaka gibi değil mi?
Değil.
Türkiye’nin, kibrinden dolayı, İsrail’in yardım talebini reddettiğini uyduran profesyonel bir etki ajanını ‘’gazeteci’’ zanneden milyonların arasında yaşıyoruz. Bu bizim gerçeğimiz. Devlet yıkıp devlet kuran, hayatın her sahasına başarıyla angaje olan müthiş bir global aklı, ideolojiler inşa edip insanları birbirine kırdıran o büyük sermaye oligarşisini; ‘’dış mihraklar’’ kalıbıyla alay ederek küçümseyen aptalların öfkeli kibrine maruz kalıyoruz.
İşte demokrasi böyle bir şey.