ABD’nin gölgesinde devlet hayali kuranlar kâbusa uyandılar. Hala akıllanmayacak mısınız?
Asırlardır Ortadoğu adı verilen coğrafyanın “tek ve gerçek hamisi” olan Türkiye’nin sömürgecilerin oyununu bozup, teröristlerin “6 yıllık hazırlığını 6 günde” bozması PKK ve türevlerini deliye döndürdü.
Nusaybin’in karşısında bulunan Kamışlı‘daki mevzilerini terk edip Irak’a doğru giden ABD konvoyunu PKK yandaşları taş atarak, küfrederek yolcu ettiler. Hepsi bir ağızdan “Bizi terk edip nereye gidiyorsun, hain Amerika” diye arkalarından bağırıyorlar.
EMPERYALİSTLER İÇİN DAHA NE KADAR ÖLDÜRECEKSİNİZ?
Kürtlerin temsilcisi olma iddiasındaki PKK’nın Kürt halkını düşürdüğü duruma bakın. “Kudüs fatihi Tıkritli Selahaddin”in çocuklarını bu denli onursuzluğa düçar etmek için ancak “PKK gibi bir çanak yalayıcısı olmak lazım” herhalde.
ABD’nin Suriye ve Irak’taki çıkarları için “ölmek ve mazlumları öldürmek” gibi adi bir görevi üstlenen terör örgütü bu çirkin işler için Kürt gençlerini kullandı. Şimdi ise kirli bir mendil gibi atıldılar.
Bu ihaneti sadece PKK’mı yaptı sanıyorsunuz? Hayır.
Kürtleri asırlardır birlikte yaşadığı “Iraklı Arap ve Türkmen” kardeşlerinden koparmak için uğraşan emperyalistler hesabına kim çalıştı? Mesud Barzani’nin babası Molla Mustafa‘nın hikâyesine bakın, “kullanılmanın tarihini” yakından görürsünüz.
ZALİMİN GÖLGESİNDE ÖZGÜRLÜK OLUR MU?
1946’da tıpkı şimdi Suriye’deki gibi bir otorite boşluğunu fırsat bilip, Sovyetler’in desteğiyle İran topraklarında devlet kurdular. Ancak 1 yıl yaşayabilen Mahabad Cumhuriyeti isimli bu yapı, Sovyetlerin desteğini çektiği gün İran Ordusu’nca yıkıldı.
Barzani, aşiretiyle birlikte Irak’a döndü. Burada ayrılıkçı faaliyetlerini SSCB’nin desteğiyle sürdürdü. Ancak Irak yönetimi Sovyetlere yakın bir politika izleyince yine terk edildi. Bu defa Irak’la sorunlu olan İran’dan yardım aldı. Fakat iki devlet anlaşınca yine ortada kaldı. Hayatı boyunca sosyalizmi savunan Barzani için tek kurtuluş kalmıştı: ABD. Sonunda ABD’ye sığındı ve orada öldü.
Irak, 2003’te ABD Ordusu tarafından işgal edilince, “Amerikan askerlerinin yerine ölmesi gereken kişiler” arandı. Barzani ve Talabani yeniden hizmete koştular. Kürt gençleri bu defa “işgale karşı direnen kardeşlerini” öldüreceklerdi. İlk hedefleri Halepçe‘deki dindar ve işgal karşıtı Kürtler oldu.
Kürt çocukları ve Kürt kadınları, “Kürtler’e Amerikan bayrağı altında özgürlük” vadeden Kürtler elinde can verdi.
Kürt halkı ne emperyalistlerin ne de onların taşeronluğunu yapan bu “onur kırıcı” ve “bölücü” örgütlerin kendisine huzur getirmeyeceğini biliyor. Süleymaniye’deki, Kamışlı’daki ya da Diyarbakır’daki Kürt’ün sırtını dayayabileceği tek devlet var: O da Türkiye.
Çünkü Kürtler için asırlardır “huzur ve esenlik ancak ay yıldızın gölgesinde” mümkün oldu.
Bu sözlerim hamaset değil. İnanmayan iki aydır HDP’nin kapısında evlat nöbeti tutan analara sorabilir.