Kültür sanat üretimi kolay değil. Müzik eserinin ortaya çıkması ve notalara dökülmesi bazen yılların emeği sonucu ortaya çıkıyor. Vivaldi’nin Four Seasons adlı eseri kim bilir hangi şartlar sonucunda ortaya çıkmıştı. Tarkovski’nin Solaris’i için nasıl setler kuruldu ve hangi bakış açıları ortaya konuldu? Sanat eserleri ortaya çıktığı dönem ve şartlar itibariyle insanoğlu için farklı bir disiplin ve kültürel birikim oluşturuyor.
Bizler de sanat eserlerinin ve sanatçıların hepsinin kattıkları değerlerin farkındayız. Peki oluşturulan bu sanat eserlerinin değerleri nasıl belirleniyor? Verilen maddi tutarlar bu eserler için yeterli mi? Yani bir sanat eserine nasıl paha biçilir?
Aslına bakarsanız bu sorunun hiçbir yüzyılda bir cevabının olduğunu düşünmüyorum. Sanat eserleri sübjektif biçimlerde ortaya koyulduğu için ve burada bir emek olduğu için değer belirlemek zorlu bir süreç haline geliyor.
Sanat eserlerine değer biçmekle sanatın toplum için mi yoksa sanat için mi olduğu sorunsalını da tartışabiliriz. Sanat eserini toplumsal ortamda üretmeye ve yaşatmaya devam etmemiz gerekiyor. Üretilen sanat eserlerinden toplumun da faydalanması ve beslenmesi gerekiyor. Peki günümüzde sanat eserlerine verilen değerler gerçekçi mi? İnsanlar sanat ihtiyacını nasıl karşılıyor?
Bilet alma sitelerine girip bir açık hava tiyatrosu ya da açık hava konserine katılmak istemeniz klasik bir kültür sanat etkinliğine katılım sağlamanız anlamına gelir. Bu da gelişmiş ülkelerde çok daha kolay yapılabilen bir eylemdir.
Ülkemizde şuanda açık hava organizasyonlarının fiyatları el yakıyor dersek yanlış olmaz. 80 lira ile 500 lira arasında değişen fiyatlar herkesi düşündürüyor. Geçenlerde bir dost sohbetinde artık sinema biletlerinin en az 30-40 lira bandında olduğu konuşmuştu. 4 kişilik bir ailenin sinemaya gitmek için harcayacağı para 200-250 lirayı buluyor. Bakın bu fiyatlar gerçekten trajikomik halimizi yansıtıyor.
Belediyeler, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yapmış olduğu kültür sanat organizasyonlarında daha ucuz ya da ücretsiz etkinlikler elde edebiliyoruz. Bu durum tabi ki toplum açısından güzel bir şans. Fakat bunların dışında herhangi bir kültür sanat etkinliğine katılma şansı kalmamış toplumun çoğunun.
Kültür sanat gerçekten yüksek zümreye yapılıyorsa Eski Yunan’a geri dönüyoruz demektir. Toplumun her yerine nüfuz etmeyen kültür sanat gerçekçi olarak sunulabilir mi? Sanatın değeri konusunda tartışalım ama bizden daha değerlisinin olmadığını da unutmayalım. Sanat satın almak zor ama imkansız olmayandır. Yok olan değil!
Devletin kültür sanat üretimi yapanlara verdiği destek kadar kültür sanat tüketenlere de destek sağlaması elzem değil mi?