İnsanlık tarihi milyonlarca cana mal olan büyük salgın hastalıkları kaydetti. Koronavirüsü (Coronavirus/COVID-19/Wuhan virüsü) elbette çok güçlü. Öncekilerden kat kat daha öldürücü ve yayılma hızı daha yüksek. Çünkü dünya küçüldükçe bu tür salgınlar daha hızlı yayılıyor.

Önceleri şöyle düşündü herkes: Çin zaten azgın bir millet. Doğu Türkistan’da Müslümanların canına okuyor, işkence ediyor, soykırımı uyguluyor. Hak etti…

Ama bu iş öyle değil…

Bakın, Avrupa’nın neredeyse tamamı, ABD’nin istisnasız bütün eyaletleri, Rusya’nın bir bölümü ve daha birçok yer… İğne başı kadar bir virüs yüzünden tarihin en büyük imtihanıyla karşı karşıya…

Teknolojileriniz, silahlarınız, güvenlik duvarlarınız, küresel sistemin en değerlisi olan paranız hiçbir işe yaramıyor. Önce ‘tıs tıs’ gülerken tehlike kapıya dayandığında ‘help help’ diye bağırıyorsunuz.

Onlar elbette “sille-i Rahman”ın ne olduğunu bilmezler…

“Allah kimi şaşırtırsa, artık onun için yol gösteren yoktur. Ve onları azgınlıkları içinde şaşkın olarak bırakır.” (A’raf, 186) ayetini de…

Peki, özeleştiri yapalım; bizim için de böyle mi diyeceğiz? Demeyeceğiz!

Türkiye’ye koronavirüsü dışarıdan geldi. Biz üretmedik. Azgınlar toprağından yola çıktı ve ülkemize geldi.

Dünyanın en büyük meseleleri ne idi on beş gün önce: Suriye, Libya, Doğu Akdeniz, Çin’in ticari büyümesi, Fransa’nın ‘hristiyansız-yahudisiz’ yeni Kur’an çalışmaları, Rusya’nın Akdeniz rüyası, İslamofobi, cami, ezan vb…

Peki, bugün?

Tarihteki pandemik salgınları sosyolojik ve siyasi açıdan tekrar düşünelim:

Jüstinyen veba salgınından 100 milyon, kara vebadan 50 milyon, HIV-AIDS’ten 39 milyon, İspanyol gribinden 20 milyon, Hang Kong virüsünden 2 milyon, Asya gribinden 24 milyon, SARS’tan 850, Ebola’dan 5 bin, tifüsten 20 bin, büyük Londra vebasından 100 bin, kolera pandemilerinden 6 milyon, domuz gribinden 285 bin, Hong Kong gribinden 1 milyon, Rus gribinden 1 milyon, Asya gribinden 2 milyon, Modern vebadan 10 milyon kişi hayatını kaybetti.

Rakamlar ürkütücü değil mi?

Ama bugün Kâbe cemaatsiz, camiler Müslüman kabul etmiyor, insanlar birbirine olağan şüpheli gözüyle bakıyor, evlerde yataklar bile ayrıldı…

Dünyanın en medeni (!) ülkelerinde insanlar tuvalet kâğıdı yüzünden birbirlerini yumrukluyor. Marketlerdeki tuvalet kâğıdı ruloları önünde polisler nöbet tutuyor. Maske terörü başladı. Evdeki tüllerini söküp merdiven altlarında maske üreten çeteler ortaya çıktı.

Büyük bir korku ve şaşkınlık…

Üstad Necip Fazıl’ın şu cümlelerine yeniden dönerek bu sevimsiz bahsi kapatalım:

“Artık anlıyoruz. Allah dünyamızdan çekilmiştir. Bu Allah ilmihal kitaplarındaki Allah değildir. Bu Allah basit ve tabiinin üstünde âlem sezen bir ‘fevkalâde’, bir ‘merveilleux’ telakkisidir. Bu Allah kaz kümeslerine sığmayan üstün ruhun istikbale ve maveraya iştiyakıdır.Dünya ilk defa olarak Allahsızdır. Artık ne ‘harikulade’telakkisi ne bir sonsuzluk duygusu ne de gizlilik idraki, ne de bir istikbal iştiyakı…”(Ağaç, 21 Mart 1936, 2. Sayı)

Allah bütün insanlığı korusun…