Her zaman “kılıç zoru” ile dayatılan yönetim biçimlerine karşılık Türk tarihinde ilk kez bir yönetim sistemi için halk oylaması yapıldı. Bu halk oylamasının sonunda ‘Evet’ ve ‘Hayır’ oylarının birbirine yakın oranlarda çıkması ve ‘Evet’in bu yarıştan galip gelmesi bazı çevrelerce her seçim sonunda olduğu gibi bir takım spekülasyonlara neden oldu.

Bu spekülatif hareketlere biz yas süreci diyelim. Ve bu yas süreci hepinizin bildiği üzere inkâr ile başlayıp kızgınlık, pazarlık, depresyon gibi evrelerden geçerek kabullenme süreci ile son bulmaktadır. Kaybeden ‘Hayır’ cephesi için durumu bu şekilde özetlemek yeterli olacaktır. Demokrasilerde yarıdan bir fazlasının dışında matematiksel oranlar öne sürmek aritmetik fanteziden başka bir şey değildir. CHP ve türevlerinin bu kadar yaygara koparmalarının nedeni ise bürokrasi partisi olan CHP’nin artık siyasi bir partiye dönüşme sürecine girmiş olmasıdır. Yeni dönemle birlikte partiler kendilerine yeni bir siyasi misyon belirlemek zorundadırlar. Bu halk oylaması sanıldığı üzere partilerin ya da liderlerin birbiriyle yarışının üstünde farklı bir oylamaydı. 16 Nisan referandumu dindar-muhafazakâr geniş halk kitleleriyle azınlıktaki Batıcı-Laik oligarşinin oylamasıydı. Bazıları meseleyi hala anlamadı ve anlamamakta da ısrarcı.

Bu halk oylamasındaki mesele, merkez değerleri alt-üst olan bir toplumun tekrardan değerlerine sahip çıkmasıydı. Ve bunu da başardı. Her seçimde kendisi gibi oy vermeyenleri küçümseyen, aşağılayan, ötekileştiren ve düşmanlaştıranlara inat demokrasi zaferimize sahip çıkmalıyız. Kaybeden ‘Hayır’ cephesinin ‘demokrasi dışı’ yanlışları günlerce, aylarca hatta yıllarca konuşsak sonunu getiremeyiz.

Biz gelelim asıl meselemize. Çünkü ‘köprüden önceki son çıkış’ı 16 Nisan zaferiyle taçlandırdık ve köprüye girdik. Artık alınan yüzde 51,4 ü konuşacağız biz. Şapka, fes, takke ne varsa önümüze koyup kaybedilen Büyükşehirleri, illeri, ilçeleri konuşacağız biz. ‘Evet’in neden yüzde 51,4 de kaldığını konuşacağız biz. Çünkü girdiğimiz köprü ciddi manada dikenli yollarla döşeli. Doğrudan Türkiye genelinde çıkan bu ‘Evet’ rakamını halkın mesajı diye okumak çok doğru olmaz. 50 milyon ayrı bireyi bir çırpıda özetlemeyeceğim. Bu rakamın verilerine; İl il, ilçe ilçe bakacağım. Yaş gruplarını tek tek inceleyip bakacağım. Her hafta farklı bir problemi işleyip bunlara sizinle birlikte çözüm arayacağız. Çünkü biliyoruz böyle giderse işimiz çok zor. Çünkü rakiplerimiz şimdiden 2019 Başkanlık Seçimleri için söylemlere ve çalışmalara başladılar.

Haftaya; gençliğin Anayasası dediğimiz 16 Nisan halk oylamasında, gençlerin ‘Evet’ mi ‘Hayır’ mı verdiğini referandum sonrası yapılan anketler üzerinden tartışacağız.