Bugünlerde İstanbul’umuzun her tarafında emlak lansman toplantıları yapılıyor. Haberlerine şahit oluyoruz. Birçok hilkat garibesi beton yığınıyla karşı karşıyayız. Bu estetik yoksunu projelerin ekserisi daha fazla insanı daha az metrekareye sığdırmaya yönelik bir tür zihin dünyasının tatsız meyvesi olarak olgunlaşıyor.

Hadi bu konuda satın alan, satan, proje onay veren vs. ilgili herkes memnun diyelim; ama kamuyu etkileyen kamu üzerinde hak oluşturan, kamunun geleceğinin birebir etkilendiği başka bir konu daha var. Yani şu projelere verilen isimler mevzuu.

Kimsenin projesini karalamak, onlar hakkında olumsuz birtakım imaj oluşturmak gibi derdim yok, bahse girmeden belirteyim. Yazımızda ismi geçenler de muhtemelen reklamlarını iyi yapmış olanlar olacak. En kolay ulaştığım isimleri örneklendirerek geçeceğim yani mevzuyu.

İsim mevzusu diyorum. İnsana sonradan çağırması kolay olsun diye bebekken konulan ve seçerken çağıracağımız ad üzerimizdeki hakkıdır o yüzden ismiyle müsemma olsun diye dua edilen, bu duaya muhatap olabilme temennisiyle güzel isimler koyma hassasiyeti güdülen önemli bir mevzu benimkisi.

Yapılar da böyledir. Tıpkı insan gibi. Kimliğini verir, huyunu, suyunu, havasını verir. O yapıya giren çıkan insanın yerini, yurdunu, tavrını, tarzını yönlendirir.

Bir yapının ismini İngilizce kelimelerden alması, aslında bir meftunluk ifadesidir ve kimlik talebidir. Son dönemde artan Batıcılık sevdasının bir süreğidir. Mesela Serenity yerine Huzur denildiğinde, Sea Pearl yerine Deniz İncisi ya da We Haliç yerine Bizim Haliç denildiğinde olmuyor mu? Double Flats, A/B/C Life, Avenue İstanbul, Colorist Şile, Bulvar Loft, Grand Rezidans, Atlantik Fly, Realist, Aydos Land, İnnovia, Reflex, Modda, Evora, Deluxia Park Residence, The Mandarins Acıbadem vs. vs. vs… Bunların her birine karşılık gelen dilimizde de o anlamı karşılayan illaki kelimeler var. Hatta daha güzelleri var. Daha estetikleri. Bulunamıyorsa gönüllü olarak yardımcı olmaya da hazırız.

Kendi dilimizde, bize ait kelimelerle adlandırdığımız projelerimizin satış rakamları düşüyor ve zarar ediyoruz. Ya da öyle zannediyoruz. Anlıyorum. Ama anlaşılmasını istediğim şey, bu sosyal sorumluluğu yüksek ve vebali kaldırılması zor bir mevzudur böyle biline.