Doğu Perinçek bir kez daha sahne aldı.

Lafın gelişi bile olsa ‘özlemiştik’, dersem bunu, psikolojik rahatsızlığa yoracak çok insan çıkar.

Bildiğimiz Perinçek!

Eski agresyonundan zerre-i miskal kaybetmemiş.

Esip savuruyor, asıyor, kesiyor…

Ve tabii ki yine uçuyor.

Perinçek, yanına, bu ziyarete katılarak üçüncü sınıf bile olmadığını kanıtlayan, zamanında Cumhurbaşkanlığı hayalleri kurarken, yüzde sıfırlık bir partiyle yetinmek zorunda kalan ünlü kifayetsiz muhterislerden Abdullatif Şener’i de alarak, 13 kişilik bir heyetle, babasından daha azılı bir katil ve zalim çıkan Beşşar Esed’i ziyarete gitti.

Benzer bir ziyareti epey önce CHP heyeti yapmıştı, hatırlarsınız.

Hep birlikte esas duruşa geçip poz vermişlerdi, modern zamanlar vampirin yanında.

Gadre uğrayan koskoca bir topluma nispet edercesine tabii…

Ne buluyorlar Esed’de sahi?

Tamam, “boncuk buluyorlar” tespitinize ben de katılıyorum ama hepsi bu mu?

Ölüm makineleriyle 200 binden fazla insanın canını alan,

Bir medeniyet başkentini adeta hapishaneye çeviren,

Kendi memleketini hâk ile yeksan eden,

Milyonlarca insanı hicrete icbar eden,

Zalimlikte ve zulümde çığır açan…

Hasılı, esfeli safilinde karar kılan bu yakası açılmadık katille ortak paydaları ne?

Neden ilk fırsatta soluğu bunun yanında alıyorlar?

Neden sadece Esed’e değil de bu vesile ile tüm ‘iyi saatte olsunlar’a selam çakıyorlar?

Sahi neden?

Tek bir cevabı var bu soruların!

Tayyip Erdoğan ve hükümet düşmanlığı!..

Kinleri kalplerini öylesine çürütmüş ki, gözleri başka bir şey görmüyor doğrusu.

Bu, sadece Perinçek ve avenesi ile CHP’lilere has bir durum değil elbet.

Yakın geçmişte kendine ‘İslamcı’ diyen kimi nadanlar da Esed’çi kesilmişlerdi sırf bu yüzden.

İlginç bir psikoloji…

Kifayetsiz muhteris demem de bu yüzden.

Hiçbir vasfa sahip değiller, yetkinlikten gram nasipleri yok ama hırsları, öfkeleri, kinleri ve adavetleri, böyle süfli bir yerde konuşlanmalarını netice vermiş.

İyi de olmuş hani.

Kalplerindeki bu marazla, ümmetin, Müslümanların, mücahidlerin, mazlumların yanında yer alacak değillerdi ya…

Onlar, layık olduklarını bulmasına buldular fakat ya biz?

Nicedir unutmuştuk Suriye’yi…

Mücahidleri, mazlumları, zulme uğrayan kadınları, çocukları, yetimleri…

Öyleyse, Suriye meselemizi derhal ve daha sağlam bir şekilde yeniden gündemimize almalıyız!

Esed’in CHP’si, Doğu Perinçek’i, Abdullatif Şener’i, Bekaroğlu’su, dış politikadan zerre kadar anlamadığı halde sırf İran’ın çıkarları için saf tutan yazar-çizerleri ve sair muhibbanı varsa, Suriyeli mazlumların da onları unutmayan kardeşleri olmalı, değil mi?

Bir kamyon dolusu kifayetsiz muhteris, davaları uğrunu mezkur şenaati irtikaptan kaçınmıyorken, bize ne olmuş da kardeşlerimizi unutuveriyoruz.

Kifayetsiz muhterisler, Suriye’yi hatırlatarak bilmeden iyi (!) bir iş yaptılar sanırım.