Kara Adamlar, ‘kara adam’ olduklarını Ak Adamlarla karşılaştıklarında anladılar.

Ak Adamla karşılaşmak, Kara Adamların yazgısını “karaya çaldı.”

Ak Adamlar, Kara Adamlara, ak olmayışlarının bedelini ağır ödettiler.

Kara bilinç yüz yıllar önce başlayan ak adamın yaptıklarını asla unutmadı.

Afrika’da 500 farklı dil konuşuluyor.

Hami, Kuş, Sudan-Gine, Bantu grubu, Buşman-Hotanto, Pigme dilleri ve lehçeleriyle bu sayı artıyor.

İngiliz, Fransız ve Felemenk dillerinin tesiriyle ortaya çıkan kırma dillerle birlikte tedavülde olan dil çeşitliliği 2 bini buluyor.

Bu kadar farklı dil konuşulsa da, yazılı belgeleri görülen dil sayısı fazla değil.

Eski Mısır, Kıpti, Guanç, Pön, Etyopya, Arapça, Meroe, Nuba dilleri.

Afrika dillerine ilk ilgi gösteren millet ‘Alaman’ milleti. Afrika dillerinin gramerlerini kayda geçen ve çözümleyen onlar.

Doğru mudur bilinmez, Afrikalı Kara tenli ‘Caniballerin’ tadına baktığı ilk Ak Adamların da onlar olduğu tevatüren anlatılır.

Michael Rockefeller için de anlatılır bu tevatür.

Afrika’nın karanlık ormanlarında kaybolan ve izi bulunamayan her Ak Adam, Kara Adamları töhmet altında bırakmış.

Afrika tarihi insanlık tarihinin en zengin vadilerinden.

Küçük krallık, klan ve grupları devletten saymak yanlış.

1950 yılından önce koca kıtada üç tane bağımsız devlet kurulmuş.

Bugün 57 bağımsız devlet var Afrika’da.

6.9 milyarlık dev İslam nüfusunun 1 milyarından fazlası bu Afrika’da yaşıyor.

Sanıldığının aksine köle tacirleri Amerikalı değil. O daha sonraki mevzu.

13-14. Yüzyıllarda Avrupalılar, özellikle İspanyol ve Portekizler siyah adamları köleleştirerek Avrupa’ya taşıyor.

KARA ADAMLAR YENİ DÜNYA’NIN İLK ZİYARETÇİLERİNDEN VE KAŞİFLERİNDEN

Afrika’nın kuzey kıyısından topladıkları bu güzelim insanları, her alanda kullanıyorlar.

Ancak, ilk işleri onları ‘Hıristiyanlaştırmak.’

Kara Adamlar üzerinden büyük kara servetler kazanıyorlar.

Kara Adamların Amerika’ya ayak basmaları İspanyollar eliyle.

Colomb’un en önemli yardımcılarından birisi kara bir adam.

‘Pedro Alonso Nino’. Bu bir Kara Adam ismi değil.

Muhtemelen Colomb’un taktığı bir isim. İspanyolca. Anlamı ‘çocuk’. Bizdeki karşılığı Zenci olan Nigger, Negro’yu çağrıştırıyor.

Kara Adamlar sonraki yüzyıllar boyunca Amerika ‘köle’ olarak görsek de ‘Pasifik Okyanusu ve Yeni Dünya’nın ilk ziyaretçileri ve kaşifleri’ sayılırlar.

Afrika’dan koparılır koparılmaz, Hıristiyanlaştırılan Kara adamlar Amerika’nın işgaline katılmışlar. (Kullanılmışlar demek daha doğru).

İşgale direnen Kızılderililere karşı beyaz adam yanında cansiperâne çarpışmışlar.

‘Bir beyaz ile bir siyah iki yerde eşittir. Bir ordu, iki mezar’ deyişi bundan naşi.

Hıristiyanlaşan Kara Adamların din kardeşliği onları Ak Adamlarla can ciğer kuzu sarması yapmaya yetmiyor.

Ak Adamların kilisesi ayrı, Kara Adamların ayrı.

 

KÖLELİK KURUMUNUN KURUCUSU BİR AK RAHİP

Din kardeşiyle can ciğer kuzu sarması olmak bize ait bir şeref.

Şaşıracaksınız fakat, Amerika’da köleliğin kurucusu bir rahip.

Sömürgecilerin işgal ve köleleştirme çabalarına büyük bir direnç gösteriyor Kızılderililer.

Bir türlü köleleşmiyorlar.

Köleliğe karşı direnen bu özgür adamların katliamına cevazına köleci, kara ruhlu rahip veriyor.

Bizim lisanımızla fetva İspanyol olan rahip Bartolome de Casas’tan çıkıyor.

Ve büyük katliamlar yapılıyor öz topraklarında Kızılderililere.

Kadın, çocuk, genç, ihtiyar demeden doğruyorlar.

Her İspanyol’a, ülkeye sokmak için, yirmi zenci köle ülkeye sokma hakkı sağlayarak kurallı kurumlu kölelik ticaretini başlatıyor bu zevat.

Durur mu, Portekizliler, Hollandalılar, Fransızlar, İngilizler de katılıyor bu insanlık yağmasına.

Tarih, 17. Yüzyıl’a kadar 15-20 milyon Kara Adamın taşındığını yazıyor Amerika’ya.

1800’lü yılların başında Lincoln ile başlayan eşitlik ve insan haklarından yararlanma mücadelesi sonrasında çıkan yüzlerce isyan ve ayaklanmalarda yüzbinlerce kurban veriyor Kara Adamlar ve mücadeleleri hala devam ediyor.

Günümüzde kölelik bittiyse de, hala haberlere Ak Adamın Kara Adam huzursuzluğu, Kara Adamın Ak Adamın hukuksuzluğuna karşı mücadelesi ve karşılaştıkları Ku klux Klan zihniyetinin riyakar yüzü yansıyor.

HER 10 AMERİKALIDAN 2,5’U KARA ADAM

Kara Adam kara yürekli beyazlarla baş etmenin yollarını buluyor. Ve başarılar elde ediyor.

Lincoln’e başlayan insan haklarıyla, Amerikalı Kara Adamların özgürlüğü onların çok iyi örgütlenmesi, sıkı çalışmaları ve yüzyıllarca sürse bile ruhlarının köleleşmediğinin işareti.

Yasalar, hukuk ve din beyaz adamların kara kalplerindeki buzların erimesini mümkün kılmasa da, Kara Adamlara karşı tahammülsüzlükleri kendi kendilerinin dirençlerini kırıyor.

Rüzgarlı kent Chicago’yu ele geçiren Kara Adamların planları tıkır tıkır işliyor.

Gözlerine bir apartman kestiriyorlar. Sonra içlerinden birisi ilk fırsatta o apartmandan bir daire kiralayarak yerleşiyor. Apartman sakini Ak Adamlar, her ne kadar yasalar karşısında eşiti olsalar da, Kara Adamlarla bir arada yaşamaya tahammül gösteremiyor ve birer ikişer o binadan ayrılıyorlar.

Harlem, Bronx kadar olmasa da, Chicago’nun dörtte üçü ve daha birçok kent bu yöntemle Kara Adamların habitatına dönüşüyor.

50’li yıllarda her 10 Amerikalı’dan 1’i Kara Adamken, bugün bu sayı her 10 Amerikalı’dan 2,5’i Kara Adam, belki de daha fazla bu oran.

DUYGUNUN DA DÜŞÜNCENİN DE RENGİ YOK

Duygunun da düşüncenin rengi yok.

Hangi dilde olursa olsun şiirin rengi beyaz bana göre.

Bir şiire karalık atfedilecekse, bu şiir kesinlikle Kara Adamların şiiri olmaz bana göre.

Ece Ayhan’ın ‘Şiirimiz karadır abiler’ mısraı tam olarak beyazların şiirinin tanımı.

Kara Adam şiirinde, Ak Adamla tanışıncaya kadar, ‘keder, acı ve isyan’ kavramları ‘ne tema, ne duygu’ olarak görülüyor.

Yurdundan koparıp götürdükleri ve geride kalanlar duygularını yürek parçalayan ağıtlar, farklılıkları -açıkçası ten renkleriyle ilgili duygular- yansımaya başlıyor.

Amerika’ya kadar sağ kalmayı başaranların şeker kamışı tarlalarında, tarım alanlarında, çiftliklerde acımasız şartlarda çalıştırılmaları ve yaşatılan vahşet Amerikalı Kara Adamların şiirlerinde özgürlük, isyan, gözyaşı, itiraz olarak görülüyor.

Blues ve Caz Amerika’daki köle Kara Adamların ağıt ve yakarışlarından doğmuştur.

AK ADAMDAN ÖNCE, AK ADAMDAN SONRA

Kızılderili edebiyatında da böyle bir milat var.

‘Ak Adamdan önce ve sonra.’

Şurası kesin ki, Afrika’dan hiç ayrılmamış, Ak Adamlarla hiç karşılaşmamış Kara Adamların dünyalarında, ne günlük hayatlarında ne türkülerinde, şarkılarında ne şiirlerinde… özgürlük, isyan, bağımsızlık, eşitlik temalarına kesinlikle rastlanmıyor.

Ak Adam yok, kara bir dünya yok.

Kara Adama özgürlük ve bağımsızlığın ne olduğunu, onu elinden alarak ve acı dolu derslerle öğreten beyaz adam zalim ancak iyi bir öğretmen olmuş.(!)

Böylece Kara Adam özgürlük ve bağımsızlığın kıymetini genetik bir kod gibi nesilden nesile aktarmış.

İnsanlık tarihinin özgürlük ve bağımsızlık çığlıklarını belki de en yüksek perdeden haykıranlar Kara Adamlar.

Bu duygularını, şiir, roman, hikaye ve sinema ve resim, özellikle müzikle dile getirmişlerdir.

Malcolm X, Muhammed Ali ve Kara Panterler ve daha nice Kara Adam özgürlüğün türküsünü söyledi ve bunun kavgasını verdiler.

Kara Adamlarla bizim de bir hikayemiz var.

Batılılarınki gibi kara, karanlık, vahşet ve acımasızlık dolu değil.

Kara Adamların Osmanlı’daki hayatları, Amerika ve Avrupa’daki Kara Adamların “kara yazgısı” yanında şehzade hayatı sayılır.

Kara Adamlar bize din kardeşi olmuş, aşağılanmamış, kaynaşılmış, eşitsizlik ne kelime, evlilikler yapılmış, hatta halk bir Kara Adamla karşılaşmayı uğurdan bile saymış.

Kara adamlardan ağalar, paşalar çıkmış, onların soyundan gelen torunlarından sanatçılar, oyuncular, ilim adamları, hattatlar, ressamlar gelmiştir ve Türk milletinin herhangi bir ferdi gibi kıymet görmüş ve sevilmişlerdir.

Bu benim de hissiyatım ve gözlemim.

Niçin olduğunu elbette biliyorum. Ben Kara kardeşlerimi kendimden farklı görmedim.

Biz, Habeşli Bilal, Malcolm X, Muhammed Ali ve bütün Müslüman Kara Adamlarla aynı tenden ve aynı milletiz.

….

Afrika Şiirleri

Camara Laye (1924) – Gine

Kara kadıncık

Afrika’lı hatuncuk

Anacığım benim

Seni düşünüyorum şimdi

Beni doğuran

Bana bakan

İlk adımlarıma klavuzluk eden anacığım

Bana dünyamızın

Olağanüstü yönlerini

İlk gösteren de sensin

Sen ey tarlaların

Sen ey akarsuların

Ve koca ırmağın kadını

Kara kadıncık

Afrika’lı hatuncuk

Anacağım benim

Mazsi Kunene (1930)

Üç türlü adam var:

AkRenkliKara, yani zenci

Öncelik ak adamlarda

Sonra renkli gelir

Sonra da zenci

Neden diyeceksin değil mi?

Hiiiç…

Öyle işte.

……….

İç savaş türküsü (Hotanta –Anonim)

– Hadi kardeşim

İyi yürekli ol

Dostça davran

İzin ver

Bırak beni de

Şu pınardan

Bir yudum su içeyim

– Önce silahlarını

Yere bırak

Sonra suyunu iç

– Silahlarımı

Yere bırakamam

………

Tekerleme (Anonim)

Sonra suyunu iç

Kuzu versene tuzumu

Tuzu pazarcılar vermişti

Pazarcılar yedi meyvelerimi

Meyveleri manav vermişti

Çiftçi kırdı çapamı

Çapayı demirci vermişti

Demirci yedi patatesimi

Patatesi kocakarı vermişti

Kocakarı yedi kuşumu

Kuşu tuzağım vermişti

Oh benim cici tuzağım

…..

İşi başından Aşmış (Mbundu Anonim)

Gözüme çöp kaçtı

Timsah yapıştı bir bacağıma

Bahçeye keçi daldı

Kirpi fokurduyor tencerede

Dibekte unlar kuruyor

Başkan saraya çağırmış beni

Kaynanam sizlere ömür

Cenazesine katılmam gerekiyor

Sizin anlayacağınız

Başımı kaşıyacak

Zamanım yok.

…..

Sesler – Ken Tsaro Wiva (20. Yy)

İnsanlar

Vergi petrol enerji

Ulusal gurur şan şeref

Savaş ok yay tank ve

Kokmuş adam etinden

Söz edip duruyorlar boyna

Ben de

Sevgilim Maria için

Şarkı söyleyip duruyorum

-İnsanlar bir alem be.

….

Maskelere Yakarış – Leopold Sedar Senghor – Senegal 1906)

Sevgilim Maria

Bize pamuk kafalı

Diyen onlar

Kahveden adam

Diyen onlar

Yağlı kara herif

Diyen onlar

Canlı cenaze

Diyen onlar

Ama biz

Sert toprağa

Ayak vurdukça güçlenen

Dans ustalarıyız

Denetim (Zulu- Anonim)

Komite okulda gene

Ne isterler bilmem ki

Başımız belada bu Hıristiyanlarla

Amerikalı Kara adamların şiirleri

Kara parmak – Bayan Angeline W. Grimke – 1880

Güzel bir şey gördüm demin

Duygulu, ince

Kara bir parmak

Gökyüzünü gösteriyor.

Neden karasın sen güzel parmak

Sessiz soluksuz parmak

Hem neden gösteriyorsun

Yukarıyı

Karanlık

Bir ağaç bilirim gün ışığında

Bir gölge olur geceleri

Kocaman kara bir el

Uzun ve kara parmaklarıyla

Hafiften esen rüzgarda

Tâ içinde karanlığın

Ak insanların evine karşı

Tıkırdar takırdar tıkırdar

Tuğlaların üstünde

Tuğlalar küçük küçük

Ve kan rengi

Kara bir el mi o

Yoksa

Bir gölge mi?

O Biçim Kadın – Fenton Johnson 1880

Zamanında ben de

Meryem Ana gibi bakire

Papazın karısı gibi namusluydum

Bizim rahmetli peder

Yataklı vagonlarda çalışırdı

Ak adamların bahşişi uğruna

Hayat sigortası yaptırdığından

Tam iki gün sonra

Sizlere ömür

….

Derken Koca Lizze çıkageldi

Ak adamlar için

Bir ev işletiyordu

Kısaca rezaletin karşısında

Başımı eğdim gitti

Şimdi çevremdeki adamlardan

Daha çok cin içiyorum

Hani mitolojide bir ırmak vardır

Her şeyi unutturur ya

Cin o Lethe ırmağının suyundan daha iyi

…..

Bıktım artık

İllallah be…

Bıktım işten güçten

Usandım artık

Başkasının uygarlığını yükseltmekten

Biraz da dinlenelim Jane

Ver elini son şans meyhanesi

..

Toza toprağa bulansın

Ak adamların üstü başı

Cehennemin dibine batsın

Baptist kilisesi

Çocukları kaldır at ırmağa

Çok pahalıya oturdu bize

Uygarlık dediğin çok

Büyüyünce zenci olduğunu

Anlamaktansa

Ölüp gitmesi daha hayırlı

Sök çıkar yıldızları gökyüzünden

Yıldızlar soyumuzun belirtisi

Benim soyumun

Bıktım bu uygarlıktan be.

Lem Amca- Terling A. Brown – 1898

Yargıçlar onların

Avukatlar onların

Jüriler onların

Yasa onların

Şerifler onların

Milletvekilleri onların

Adam vurmaya çifteler

Adam asmaya ipler onların

Bize de kala kala

Adalet kalıyor

Atlıkarınca – Langston Huges – 1902

Amerika’nın güneyinde

Ak adamla kara adam

Yanyana oturamaz ki

Amerika’nın güneyinde

Trenlerde zenciler için

Vagonlar bile ayrı

Otobüslerde

En arka sıraya oturtuyorlar bizi

Ama atlıkarıncada

Arka sıra diye bir yer yok

-Daire biçiminde-

Bir zenci çocuğu için

Binilecek at nerede

Acaba hangisi?

Ben ve Katır

Yaşlı katırım benim

Pişmiş kelle gibi sırıtıp duruyorsun karşımda

Ta ne zamanların katırı

Soyunu sopunu unutmuş çoktan

İşte ben de

Şu yaşlı katır gibiyim

Kara kapkara

Lanet okuma canım

Beni olduğum gibi kabullensene

Aykırı

Bizim moruk Ak adamın biriydi

Kocakarı anam da kapkara

Babam koca bir kaşanede öldü

Anacığım ufacık bir kulübede

Bilmem ben nerede ölürüm

Çünkü ne ak, ne karayım bende

Benim halkım

Gece ne güzel

Benim halkımın

Yüzleri de öyle

Yıldızlar ne güzel

Benim halkımın

Gözleri de öyle

Güneş ne güzel

Benim halkımın

Ruhları da öyle

Ayna – Henry Dumas 1935

Bizler

Afrika aynasına bakan

Amerikan vatandaşlarıyız

Amerika

Eğer bir kartal

Bir maden paranın arka yüzünde

Tutsak edilmiş duruyorsa

Para havaya fırlatılınca

Fırıl fırıl dönecek ve

Kanat çırpacaktır

Ama kartalın

Uçacağını bekleme