Ho ho ho. Kapitalist sistemin ürettiği büyük kahraman, sevgili noel baba!
Barizdir. Batılı kapitalist sistem, para kazanmak uğruna bir dünya günler uydurup onun üzerinden pazarlamalara geçer. Bir grup insan, oturur, karar verir, birkaç özel gün belirler. Sonra bu özel günlere hikaye yazarlar. Ve bunun üzerinden özel bir gün ilan ederler. Bir de özel güne şart koşarlar; hediye almak zorundasın, diye. E tabi, amaç para kazanmaktır. Gerisi zaten hikaye (!)
Bu üretilen özel günlerin temaları hep duygusal içeriklidir. Çünkü duygular, insanların davranışlarını çok kolay yönlendirir. Günlere baktığımızda da anneler günü, babalar günü, sevgililer günü, evlilik yıl dönümü, tanışma yıl dönümü, doğum günü, mezuniyet günü, karneler günü, o günü bu günü… Hepsi, içinde derin duygular barındıran ve nedense bu duyguları “maddi” bir objeyle gösterilmesi gerektiğini savunan günlerdir.
Bu özel günlerden kullanılması en müsait olan günlerden biri de tabi ki ‘Yılbaşı’dır. Kişi, batının takvimine göre, yılın sonuna geldiğinde yeni yıl için hazırlıklar yapmalıdır. Bir yerlere gidip kutlamalar yapmalı, yemeli, içmeli, eğlenmeli, coşmalı, o son günün tadını çıkarmalıdır. Gidemiyor mu? O da basit. O zaman evinde kutlamalı. Ama yine de muhakkak çekirdekmiş, patlamış mısırmış, cipsiymiş… Alıp küçük de olsa eğlencesini sürdürmeliymiş. Çünkü kapitalist batılının kuralı buymuş: O Para Harcanacak Arkadaş!!
Şu cümleyi kullanmak zorundayım; yılbaşı gavur adeti, kutlanmaz! Ne güzel diyordu ağzından Allah zikrini düşürmeyen dedelerimiz böyle. Lakin onun da çözümünü de düşünmüştü Batılı, hiç durur mu? Bir kahraman üretmişti; Noel Baba! Bu sayın noel babamız, sakallı, kırmızı kıyafetli, tonton bir insandı. Bunlar tesadüf mü? Tabi ki değildi. Noel Baba bir kahramandı, bu kahraman güven hissettirmeliydi ve tabii ki güven hissini en iyi bir “Baba” verirdi. Kolay dikkat çekmeliydi. O zaman kıyafet rengi kırmızı olmalıydı. Kırmızı fazlasıyla dikkat uyandırırdı insan zihninde. (bknz: trafikte uyarı tabelaları hep kırmızıdır)Ve aynı zamanda kırmızı insanda sevgiyi, yakınlık hissini uyandırırdı. Tonton, sakallı biri olmalıydı noel baba ki insanda merhamet duygularını ortaya çıkarsın. Mutluluğu temsil etmeliydi. O yüzden eve bacadan girmeyi tercih etti. Psikolojiyi çok iyi biliyordu. Çünkü psikolojide çocuk evin bacasında duman çiziyorsa bunun manası çocuğun mutlu olmasıydı. Ve asıl istenen… Çocuklara hediye getirmeliydi. Getirmeliydi ki hem çocukların ailesini kapitalist düzene çekebilsin hem de küçüklükten itibaren çocukları kapitalist algıya sokabilsin. Yani günümüzde yılbaşı kutlayan neslin bu gavur adetlerine bu kadar kolay adapte olması kesinlikle bir algı operasyonu olarak karşımıza çıkıvermişti. Televizyonların, radyoların, gazetelerin, bu durumu desteklemesi de işin cabasıydı…
Allah, hepimize başta kendimiz, sonra çocuklarımız için İslam’a yönlendirecek gerçek kahramanları anlamayı, yaşamayı, hayatımıza uygulayabilmeyi nasip etsin.
Allah, Ho Ho Ho, diye gelen noel babalar yerine, Hu Hu Hu zikrini ağızlarından düşürmeyen dedelerimizi örnek almayı nasip etsin.
Selam ve duayla.