Kabataş’ı tartışıyoruz…

Torunlarımıza kadar ulaşacak bu tartışmanın bir de Divan Otel versiyonu var.

Olayın merkezinde bir kadın yer alıyor. Kadın hamile.Göstericiler değil polis tarafından saldırıya uğruyor. Saldırıda bebeğini düşürüyor!

İddiaya göre; bu dramatik olay, polisin 15 Haziran’da gerçekleştirdiği, çocukların da gazdan etkilendiği Divan Otel müdahalesi sırasında yaşandı.

Bu olayı ilk önce aralarında ünlü isimlerin de bulunduğu kişilerin tweetlerinden duyduk. Niran Ünsal gece yarısı “Acil!!!Divan Otelin otoparkına doktor gönderin uç buçuk aylık hamile kadının kanaması var” diye yazmıştı. Niran Ünsal’ın tweeti CHP’nin twitter hesabından da atıldı.

Olay yerinde bulunan gazeteciler, bebeğini düşüren kadını aramaya başladı. Otele giren gazeteciler, böyle bir kadına ulaşamadı.

Doğrulanamayan olay, iki gazetenin internet sayfasında haber olarak yer aldı. İddia, yazılı basına da yansıdı.

Yayınlanan haberlerde, tweetlerde kadının adı yazılmadı. Olay anına ilişkin tek bir kare yayınlanmadı.

Bu olay şikâyet konusu oldu. Haberini kanıtlayamayan, olay anına ilişkin tek kare görüntü getiremeyen, kadının adını veremeyen bir gazeteye yalan haberden ceza verildi! Gazete haberinin doğru olduğunda ısrar etse de görüntü getiremedi.

Olayın meydana geldiği noktada gazeteci yoksa ve kameralar tahrip edildiyse görüntü alınamaması normal.

Bu durumda görüntü yok diye olayın gerçekdışı olduğunu mu düşünmeliyiz. Bebeğini düşüren kadın çıksa gelse olay doğru dese inanacak mıyız inanmayacak mıyız?

Gelişmiş ülkelerde kadına yönelik şiddet olaylarında kadının beyanı esastır.

Taksim’de yaşanan bu olayın Kabataş’tan tek farkı olayın kahramanının ortada olmaması.

Polis kaynakları “Kabataş’ta kameralar spreyle boyandığı ve kırıldığı için görüntü alamadık” diyor.

Görüntü yoksa şiddete uğrayan Zehra’ya inanmayalım mı?

Taksim’de bebeğini düşürdüğünü söyleyen kadın bugün çıkıp gelse ben beyanını esas alır inanırım. Tabi tıbbi ve diğer delilleri de incelemeyi ihmal etmem.

Aslında Kabataş ve Taksim olayında ıskaladığımız bir şey daha var. O da gazetecilik mesleğinin tüm dünyada geçerli,basit ama önemli kuralları. Taksim ve Kabataş olayı önümüze geldiğindeeditoryal filtrelerden geçirebilseydik bugün bu tartışmayı yapmazdık.

Nedir o basit kurallar ya da filtreler?

Herzaman geçerli kural şöyle der: “Haberi en az iki kaynaktan doğrulatmadan asla yayınlama!”

Haberin unsurları elle tutulup gözle görülecek kadar somut olmalı.