Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’ndeki (IKBY) parlamento seçimleri iki yıllık bir gecikmeden sonra nihayet 20 Ekim 2024 tarihinde gerçekleşti.

2022 yılında yapılması gereken seçim, Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ile Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) arasındaki anlaşmazlıklar yüzünden Irak Federal Mahkemesi’nin mevcut seçim sisteminde bazı değişiklikler yapması nedeniyle şimdiye kadar dört kez ertelenmişti. Bu değişikliklere göre IKB daha önce tek seçim bölgesiyken artık Erbil, Süleymaniye, Duhok ve Halepçe’den mütevellit dört seçim bölgesine bölünmüştür.

Ayrıca parlamentodaki koltuk sayısı 111’den 100’e inerken Hristiyan, Türkmen ve Ermenilere tanınan azınlık kotası da 10’dan beşe düşürülmüştür.

Hâl böyle olunca yeni sistemle ve yeni kotalarla ilk kez yapılan seçim, halkın da teveccühüne nail olmuş, 2018’de yüzde 59’larda kalan katılım oranı bu seçimde yüzde 72’lere çıkmıştır.

Genel olarak sakin geçen seçimde seçmenler ilk kez biyometrik kimlikler kullanmış ve bu sayede eskiden olduğu gibi mükerrer oy veya hak sahibi olmayanların adına oy kullanılması gibi hilelere başvurulamadığı gibi geçersiz oy sayısı da azalmıştır.

Kısa sürede açıklanan seçimlerin sonuçlarına göre; KDP 39, KYB 23, Yeni Nesil Hareketi 15, Kürdistan İslami Birlik Partisi'nin (Yekgirtu) yedi, Duruş (Halwest) Hareketi dört, Kürdistan Adalet Toplumu Partisinin (Komel) üç, Halk Cephesi iki, Kürdistan İttifakı Grubu bir ve Değişim (Goran) Hareketi ise bir sandalye kazanırken kalan beş sandalyenin ikisi Türkmen ve üçü de Hristiyan adaylar tarafından doldurulmuştur.

Hiçbir partinin tek başına hükûmet kuracak 50+1 çoğunluğa erişemediği seçim sonucunda, KDP’nin birinci, KYB’nin ise ikinci parti olduğu mevcut tablo 2018 yılındaki dağılıma benziyor olsa da 2018’de 12 sandalye kazanarak mecliste üçüncü parti olan Goran’ın sadece bir sandalye kazanarak neredeyse siyaset sahnesinden silinmesi seçimin en büyük sürprizi olmuştur.

Buna mukabil 2018 yılında sekiz sandalye kazanan Yeni Nesil Hareketi’nin de oylarını ikiye katlayarak 15 sandalye ile mecliste üçüncü parti olması da ziyadesiyle şaşırtıcı olmuştur.

Seçimin Goran’dan sonra bir diğer kaybedeni de Irak Türkmen Cephesi (ITC) olmuştur. Zira bölgedeki Türkmen nüfusunun bazı kaynaklara göre 100 bin, bazılarına göre ise 400 bin olduğuna dair iddialar varken seçime tek başına ve kota dışında giren ITC ancak iki bin oy almış ve hiç sandalye kazanamamıştır. Hâl böyle olunca IKBY meclisinde artık hiçbir Türkmen partisinin temsil edilmeyeceği bir döneme girilmiştir.

Azınlık kotasından meclise giren iki Türkmen milletvekilinin ise Erbil’den KDP’nin, Süleymaniye’den ise KYB’nin desteği ile seçildikleri ifade edilmektedir. Dolayısıyla bu iki Türkmen milletvekilinin bölgedeki Türkmenlerin sorunlarıyla ilgilenip ilgilenemeyecekleri kesin olarak belli değildir. Hatta daha çok 

desteklerini alarak meclise girdikleri partilerin politikalarına uymak durumunda kalacakları tahmin edilmektedir.

Türkmenlerin hükûmette yer alıp almayacakları ise iki büyük partinin hükûmet kurma müzakerelerindeki hesaplara ve dengelere göre belli olacaktır.   

KYB’nin 2018’e göre sandalye sayısını iki artırarak 23 milletvekili kazanmasına rağmen, seçimden önce yapılan yorumlarda daha büyük bir başarı beklendiği hatta birinci parti olarak IKBY’nin yönetiminin artık KYB tarafından üstlenilebileceği dillendiriliyordu.

Bunun gerekçesi olarak da KDP’nin Bağdat yönetimiyle yaşadığı sorunlar nedeniyle hissedilen ekonomik sıkıntılar ve İran’ın da KDP ile iyi anlaşamaması gösterilirken KYB’nin hem İran hem de Bağdat hükûmetinin desteğini almış olmasının ve ABD’nin dolaylı da olsa KYB’ye destek verdiğinin söylenmesinin halk nezdinde bir karşılığı olacağı ve bu sayede seçimde bir sıçrama yaparak birinci parti olunacağı tahmin ediliyordu.

Ancak evdeki hesap çarşıya uymamış ve KYB, tüm bu avantajlarına rağmen ancak 408 bin oy alarak 809 bin civarında oy alan KDP’nin aldığı oyların yarısında kalmıştır.

Beklenmedik seçim sonuçlarından sonra, seçim öncesi dillendirilen KDP’siz hükûmet söylemlerinden geri adım atan KYB lideri Bafel Talabani, mümkün mertebe geniş tabanlı bir hükûmet kurulması için çağrıda bulunmaya başlamıştır.

Seçim öncesindeki tüm olumsuzluklara rağmen seçimden yeniden birinci parti olarak çıkan KDP ise tek başına hükûmet kuracak yeterlilikten uzak kalsa bile seçim sonucunu bir zafer olarak gördüğünü ilan etmiş ve hükûmet kurmak için tüm aktörlerle iş birliği yapılacağını açıklamıştır. Aslında KDP’nin sadece Yeni Nesil Hareketi ile koalisyon yapması sayısal olarak yeterli iken mevcut güç dengeleri bakımından KYB’nin oyun dışında kalacağı ve bu nedenle de gerginliğin artacağı bir siyasi atmosferi tercih etmeyeceği tahmin edilmektedir.

Dolayısıyla yeni dönemde kurulacak hükûmette de KDP ile KYB arasında, alınan oylara göre bir güç dağılımı olacağı, bunlara ilave olarak Yeni Nesil Hareketi veya diğer küçük partilerin de koalisyona katılarak geniş tabanlı bir hükûmet kurulabileceği değerlendirilmektedir.

Zira yeni kurulacak hükûmetin çözmesi gereken pek çok sorun olup bunların ancak geniş tabanlı ve güçlü bir hükûmet tarafından çözümlenebileceği ifade edilmektedir.

Peki, bu seçim sonuçları Türkiye’nin IKBY’ye yönelik politikalarını nasıl etkileyecek?

Bilindiği gibi Türkiye, 1990’lı yıllarda hem KDP hem de KYB ile yakın ilişkiler tesis etmiş ve bu iyi ilişkiler sayesinde bölgenin gelişip kalkınmasında önemli rol oynamıştır. Ancak 2017’deki bağımsızlık referandumundan sonra Türkiye’nin bölgeye yönelik politikası değişmiş ve bölgedeki yatırımlar sonlandırılırken bölgeye yönelik bazı cezalandırıcı yaptırımlar uygulanmaya başlanmıştır.

Hatta Türkiye bu tarihten sonra Bağdat hükûmetiyle ilişkilerini geliştirmiş ve IKBY’ye yapmış olduğu petrol ödemelerini de durdurmuştur. Zaten Bağdat hükûmeti de Türkiye ile IKBY arasındaki doğrudan petrol ticaretini anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle durdurmuş ve Türkiye’yi uluslararası tahkime şikâyet etmiştir. Türkiye bu sorunun çözümlenmesi için Bağdat hükûmetiyle görüşmelere devam etmekte ve yakın zamanda da bu konuda ilerleme sağlanması beklenmektedir.

Türkiye, KDP’nin birinci parti olarak çıktığı seçim sonuçlarını memnuniyetle karşılamıştır. Zira Türkiye’nin tüm uyarılarına rağmen PKK terör örgütü ile ilişkilerini kesmeyen ve Suriye’nin kuzeyinde bulunan PYD/YPG terör örgütüne de dolaylı destek sağlamaya devam eden KYB’nin seçimden zaferle çıkması hâlinde, ilişkilerin daha da kötüleşeceği ve muhtemelen Türkiye’nin doğrudan müdahalesine gidecek bir sürecin yaşanabileceği değerlendirilmekteydi.

Ancak seçim sonuçları ne olursa olsun Türkiye’nin gözü bölgede olmaya devam edecektir. Keza KYB’nin, bölgede Türkiye’nin varlığından rahatsız olan İran, ABD ve hatta İsrail gibi aktörlerle yakın iş birliğinin hemen kesilmeyeceği tahmin edilmektedir. Bu nedenle bir taraftan KDP öncülüğünde kurulması beklenen hükûmet desteklenirken diğer taraftan da Bağdat hükûmetiyle kurulan yakın ilişkilerin KYB ve arkasındaki aktörlerce zehirlenmemesi için azami dikkat gösterilecektir.

Sonuç olarak, IKB’de yaşanan gelişmeler Türkiye’nin ulusal güvenliğini doğrudan ilgilendirdiğinden, burada PKK terör örgütünün kalıcı olmasını sağlayacak herhangi bir   gelişmeye göz yumulması mümkün değildir.

Daha önce PKK ile ilişkilerini kesmesi için defalarca uyarılan KYB’nin de bu seçimde görüldüğü gibi Türkiye karşıtı politikaların halk tarafından desteklenmediğini idrak ederek bu yanlış politikadan vazgeçmesi en doğru tercih olacaktır. Aksi takdirde Türkiye kendi güvenliğini sağlamak için uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarını kullanmaktan imtina etmeyecektir.

Seçim sonuçlarının IKBY, Irak ve bölgemiz için hayırlara vesile olmasını temenni ederken yeni hükûmetin de en kısa zamanda kurularak görevine başlamasını dilerim.

Bu vesileyle Cumhuriyet’imizin 101. yılını tebrik ediyor, Cumhuriyet’imizin banisi Gazi Mustafa Kemal Paşa ve silah arkadaşlarını saygı ve minnetle anıyorum.