Mısır’da seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi özelinde İhvan’a uluslararası bir darbe gerçekleştirildi. Bu darbe sonrasında Sisi cuntası, İhvan’ı şiddet sarmalına sokmak için çok çalıştı; ama İhvan buna direndi, hala da direniyor.

İhvan şu ana kadar darbeye karşı en büyük gücünü sivil direnişinden aldı. Öldürüldü; ama öldürmeyi seçmedi. İnandığı davanın sonunda ölümün kendilerini götüreceği yeri biliyorlar.

Mısır’da İhvan’ın şiddete bulaşmaması, hem uluslararası güçleri hem de darbecilerin hesabını ve oyunlarını engelliyor. Darbeciler ve arkasındaki güçler, Mısır’ı Cezayir gibi yapıp yüz binlerce insanı öldürmeyi kafalarına koymuşlardı; ama İhvan şu ana kadar uyguladığı sivil politikayla buna müsaade etmiyor.

İhvan’ın şiddete bulaştırılmasıyla ilgili daha önce ciddi bir plan devreye sokuldu. Libya’da Kaddafi’nin devrilmesinden sonra getirilen silahlar, İhvan gençlerinin eline verildi; ama İhvan bu silahları toplayıp gençlerin şiddetten uzak durmasını sağladı.

Dünyanın farklı İslam coğrafyalarındaki pratiklerde gördüğümüz gibi şiddeti benimsemeyen fikir hareketleri içindeki gençler, özellikle oluşturulan yapılara kanalize ediliyorlar. İhvan silahlı mücadeleden uzak durur, şiddet sarmalına bulaşmazsa, tabanındaki silahlı mücadele yanlısı kısım, Ensar Beytu’l-Makdis’e yönlendirilecek gibi duruyor. Bu yönlendirme Sisi ve IŞİD tarafından yapılacak. İhvan bana göre; ne olursa olsun, silahtan uzak durmalıdır.

Şu an Mısır’da parlatılan, İhvan gençlerine de kancayı atan ve Mısır’da Sina saldırılarını üstlenen “Ensar Beytu’l-Makdis, 2011 yılında El Kaide’nin fikirlerinden esinlenilerek kuruldu. Örgüt, Mısır’ın seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin devrilmesinden sonra İsrail-Mısır gaz borularını da hedef alan birçok bombalı saldırıyı üstlendi. Mısır halkını Sisi’ye karşı silahlı mücadele başlatmaya çağıran örgüt, “Mısır halkına sesleniyoruz. Kafirlerin getirdiği demokrasi size yaramayacak. Utanç verici sivil, barışçıl hareketler size fayda getirmeyecek. Daha önce böyle yapan insanlara neler olduğunu gördünüz” ifadelerini kullandı. Daha önce El Kaide’ye bağlı hareket eden Ensar Beytu’l-Makdis, IŞİD’e katılıp biat etti. Ardından da IŞİD, Sina bölgesini “Sina Vilayeti” olarak isimlendirmişti. IŞİD, buradaki üyelerine de bölgedeki Mısır Ordusu hedeflerine saldırmaları talimatını vermişti.

Beytu’l-Makdis’in saldırdığı El Ariş ve Şeyh Züveyd bölgeleri oldukça stratejik hedefler. Buraları, Mısır’ın Gazze sınırında yer alıyor ve aynı zamanda Sina-Gazze-İsrail üçgenine açılıyor. Geçtiğimiz günlerde IŞİD, Suriye’de yaptığı bir açıklamayla, HAMAS ve El Fetih’e de saldıracağını duyurmuş ve Filistinli örgütlere savaş ilan etmişti. IŞİD’in bölgede güçlenmesinin Refah-El Ariş arasında HAMAS ile IŞİD arasında gerginliğe yol açması ihtimali bulunduğu gibi, bugün Kobani’de PYD’ye karşı savaşan IŞİD’çi Kürtler, Somali’de birbiriyle savaşan Somalili IŞİD’çiler gibi, Mısırlı ve Gazzeli gençlerin karşısında IŞİD adına Mısır’ın gençleri heba edilecek. “İslam’a karşı İslam Projesi”nin saç ayakları, İslam milletinin çocuklarının kanları üzerine inşa edilecek.

IŞİD’in Sina’daki meselesi, Mısır’da Sisi’nin devrilmesi değildir. Çünkü IŞİD, El Kaide ile yaşadığı ayrılık aşamasında, IŞİD lideri Bağdadi’nin yardımcısı ve örgütün sözcüsü, Suriye asıllı Ebu Muhammed Adnani; El Kaide lideri Zevahiri’nin Mısır Müslüman Kardeşler lideri Mursi’yi tekfir etmemesi, hatta ona dua etmesinin aralarındaki temel farklardan birisi olduğunu ifade etmişti.

IŞİD, Sina üzerinden Gazze’yi ciddi anlamda istikrarsızlaştırmakla görevli. IŞİD’in kurgusu, Süveyş’in batısında bağımsız, Gazze’yi boğacak ve Gazze’nin lojistiğini kesecek bir güç kurmak olacak. Bu nedenle IŞİD, bölgede kaos vazifeliğini devam ettiriyor ve bu noktada planlarını buna göre oluşturuyor.

Mısır’da devrim olduğunda Adeviye Meydanı’ndaydım ve o gün o meydanda İhvan’ın ve Cemaat-i İslamiye’nin yasaklanacağını ifade etmiştim, yanılmayı çok istesem de yanılmadım. Mısır üzerinden Sisi, oluşturulan bu şiddet sarmalıyla daha çok kan dökecek, IŞİD de Sina’yı istikrarsızlaştıracak… İnşallah yanılırım.