Sendika, üyesini düşünüyor.
Siyasetçi seçmenini düşünüyor.
Ebeveynler çocuğunun kazanacağı okulu düşünüyor.
Öğretmenler öğrencisinin yapacağı neti düşünüyor.
Bir kısım okul yöneticisi fen liselerine göndereceği öğrenci sayısını düşünüyor.
Öğretmen yetiştiren akademisyenler fazladan alacağı ücreti düşünüyor.
Öğrenci kendisinden ne beklenirse o uğurda çalışıp kendisinden beklentisi olanlara karşı mahcup olmamayı düşünüyor.
Bakanlık istatistik oranına göre dünden yarına çıtayı yukarı çekmeyi düşünüyor.
Hâl böyle olunca da eğitim sistemi bir ray üzerinde gıcırdamadan gidiyor.
Herkes halinden memnun…
Halinden memnun olmayanlar da var mı?
Var elbette!
Kimler mesela?
Yukarıda saydıklarım…
Nasıl yani? Hani onlar memnundu halinden?
Evet, ama onlar teorikte memnun değil. Pratikte gayet memnun!
Üyesini artıran sendika yöneticisinin müfredatla sıkıntısı olabilir mi?
Oyunu artıran siyasetçinin?
Çocuğu iyi okul kazanan velinin?
Okulundan çok sayıda fen lisesine öğrenci gönderen okul yöneticisinin?
Öğrencisi fazla net yapan öğretmenin müfredatla, kötü gidişatla ne gibi sıkıntısı olabilir ki?
Yeterince teşvik alan, gereğinden fazla ek ücret alan bir akademisyen eğitimin gidişatından niye rahatsız olsun ki?
Helâl olmasa da yasal cukkasını cebine indirmiş, keyfine bakar insanlar.
Ama fakat lakin…
Söze gelince yani teorikte bu saydığım kişi veya kurumların tamamı eğitimin gidişatından muzdarip.
Müfredat oldukça kötü onlara göre…
Öğretmenler yetersiz aynı zamanda.
Okulların ve gençlerin hali içler acısı.
Faizden rahatsız olduğunu, faizin haram olduğunu, faizin ocakları yıktığını sürekli dile getirip de bankadan aldığı faizi her gece kontrol eden; faiz almasa bile faizli sisteme onay veren siyasetçinin peşinden giden bir insanın faizden rahatsız olduğuna inanır mısınız?
Biz insanların kahir ekseriyeti de öyle değil mi?
O rahatsız ben de rahatsız olayım eğitimin ve gençlerin gidişatından…
Bundan fazlası? Fazlası yok…
Herkes sınavlı sisteme ayak uydurmuş durumda.
Hele çocuğunun, öğrencisinin durumu iyi olanlar sınavlı sistemden yüzde yüz memnunlar.
Ama eğitimin gidişatından da rahatsızlar.
Kardan, yağmurdan, rüzgâr ve fırtınadan rahatsız olan bir çiftçi gördünüz mü siz?
Göremezsiniz! Soğuktan tir tir titrese bile karın yağmasını ister çiftçi, yoksa aç kalacağını bilir.
Deprem etkisi de yapsa bu değişiklik olmak zorunda! Yoksa verimli topraklar nasıl çıkacak açığa!
Eğitimin gidişatından rahatsız olmayan, müfredatın dünya tarihindeki en kötü müfredat olduğunun bilincinde olduğu halde bundan gocunmayan herkes suçludur dostlar!
Müfredatı dert edinmeyen sendikacısı da, siyasetçisi de, ebeveyni de, öğretmeni de, öğrencisi de herkes suçludur.
Bu memleketin çocukları sokakta bulunmadı!
Bu nesil geleceğin Türkiyesini inşa edecek!
Nasıl ki bir zamanlar tek bir cümle ile herkesi titreten asker seçilmişlerin emrine girdiyse…
Değerlerimizden uzak, bizi özümüze yabancı kılan, Batılı, neidüğü belirsiz müfredat da değişmek zorunda!
Milletin istediği hiçbir şey zor değildir!
Millet de istesin artık!