İnsanı diğer yaratılmışlardan ayıran ana özelliklerinin başında konuşma gelir. Birkaç cümlelik konuşma becerisi gösteren hayvanlar olsa da insan gibisi henüz yok.  Peki, insan kendisine mahsus bu özelliği nasıl kullanıyor?  Neden çok konuşup az dinliyor? Neden dinleyip sözün doğrusuna uymuyor?

Dilin kökeni ile ilgili çok sayıda araştırma yapılmış ancak bugüne kadar ilmî bir netice elde edilememiştir. Konuşmanın sadece insana mahsus olması bir mucizedir. Kur’ân-ı Kerîm’de “Ve Âdem’e isimleri öğretti.” diye buyruluyor. Vahye dayalı bakış açısında eşyanın isimleri de Allah tarafından insana öğretildiğine göre insanlığın başlangıçta ortak bir dili vardı. Başka bir ifadeyle bütün diller “Ademce”den çıkmıştır.

Aslında dinlemek te konuşmayla var olan bir gerçekliktir. Konuşma özelliği olmayan hayvanların, sizi dinliyormuş gibi uzun süreli bakışmaları dinledikleri anlamına gelmez. Dinliyorsalar bile ne anladıklarını kestirmek mümkün değildir. İnsanlardan iki kesim en çok dinleyenlerdir. Birinci sınıf, söyleyecek sözü olmadığı için bir konuşmayı sonuna kadar dinler. İkinci sınıf ise çok bilenleri anlamak için çok dinlerler. Çok bilenler gerektiği kadar konuşur, dinlemesi gerektiği kadar da dinlerler.

Konuşma yeteneği geliştirilebilir ancak dinleme yeteneği de geliştirilebilir mi? Zamâne insanları çok bilgili ve çok dolular! Her şeyden haberleri var ve de dinlemeye vakitleri yok. Çünkü sosyal medya sayesinde her konudan anında haberdar oluyorlar. Duydukları birkaç cümle onlara yetiyor, o nedenle kimseyi dinlemeye ihtiyaçları yok. Çok ciddi toplantılarda eğer kendisi konuşmuyorsa hatibi dinlemek zaman kaybı olacağından ya cep telefonuyla oyalanıyor ya da yanındakiyle konuşuyor.

Eğer konuşma krizine girmişse ve de mutlaka konuşması gerekiyorsa hatibi dinlerken ona cevap vermek için hazırlık yapar. Ona öyle cevap vermeliyim ki bana karşı bir daha söz söyleme cesareti gösteremesin. Bu “huzursuz” ruh hali beden diline de yansır. Dikkatli bir göz bunu fark edecektir. Tabii burada iletişimin temel unsuru olan fikir ve düşüncelerin paylaşımı söz konusu olmayacaktır. Yani sağlıklı bir iletişim gerçekleşmeyecektir.

Hatibi dinlemek istemeyebilirsiniz o zaman mecbur değilseniz toplantıyı terk edebilirsiniz. Bu dinler gibi yapmaktan daha erdemli bir davranıştır. Konuşmacıyı nezaket ve saygı çerçevesinde dinlemek esastır. Bir karşılık verecekseniz de doğru ve dikkatli dinlediğiniz takdirde o kişiye cevabınız daha doğru olacaktır.

Eskiler çok konuşmak marifet değil, derlerdi. Yerinde ve zamanında olması gerektiği kadar konuşmak hem söylediklerinizin anlaşılmasına hem de saygınlığınızın artmasına vesile olur. Dinlemede beden dili öne çıkar. Hatibe yönelmek, bakışlarınızla onu takip ettiğinizi hissettirmek iletişimin gerçekleşmesinde önemli etkenlerin başında gelir.

Dinleyerek öğrendiklerinizi konuşursanız, daha çok dikkate alınırsınız. Hatiplerin de kime konuştuklarının bilincinde olarak cümlelerini o düzeyde kurmaları, meramlarının doğru anlaşılmasının birinci şartıdır. Yoksa “konuş konuş fayda etmez.”