“Bırak kardeşim sen helalleşmeyi. Helalleşme olayı sadece insanları avutmak, inançlarını, duygularını sömürmek amacıyla, yaşanılan sıkıntıları unutturma çabasıdır. Bu çaba beyhudedir.”
Böyle demişti Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanımız pandemi koşulları sebebiyle mağduriyet yaşayan vatandaşlarından helallik istediğinde. Şimdi CHP’nin geçmişte “bazı hatalar” yaptığını itiraf ederek “helalleşme yolculuğuna” çıkacağını duyuruyor. Tüm bu sözlerin seçim yatırımı olduğu, 70 yıldır yüzde 20-25 bandını aşamayan CHP’nin şimdiye kadar ötelediği, aşağıladığı halkın büyük çoğunluğunun oyuna muhtaç olduğu düşüncesini bir kenara bırakıp, Kılıçdaroğlu’nu “insafla anlamaya” çalışalım.
Her ne kadar kendisi kısa bir süre önce aksini söylese de bir siyasetçi için yaptığı hatalardan özür dilemek, geçmişiyle yüzleşip yanlışlıklarından ders çıkarmak erdemli bir davranış olarak görülmeli. Türk siyasetinin buna çok ihtiyacı var.
CHP KİMİNLE HELALLEŞİYOR?
CHP’nin kendi geçmişinde neleri hata olarak gördüğünü, hangi suçlarından dolayı pişman olduğunu bilmiyoruz. Doğal olarak kimlerle helalleşmek istediğini de anlayabilmiş değiliz. Tek bildiğimiz, CHP’nin şu anda Türkiye’nin pek çok ilinde “KHK buluşmaları” adı altına toplantılar düzenleyip, Fetullahçı Terör Örgütü’yle ilişkili oldukları için kamudan uzaklaştırılanlarla hemhal olduğu. Öyle görünüyor ki, CHP’nin helalleştiği ilk kesim tüm gayretlerine rağmen devletin elinden, milletin öfkesinden kurtaramadığı FETÖ’cüler.
Kılıçdaroğlu’nun helalleşme çağrısı üzerine pek çok kişi CHP’nin tarihindeki utanç duyulacak işleri listelemeye koyuldu. 1960 darbesine verdiği destek, Mendereslerin idamı, camilerin kapatılması, ezan yasağı, başörtüsü zulmü, Alevilere yönelik baskılar, Kürt kimliğinin inkârı.. Liste uzayıp gidiyor. Herkes kendi durduğu yerden gördüğü zulümleri anlatıp Kılıçdaroğlu’na “hakkımızı helal etmiyoruz” diye cevap veriyor.
Aslında bu geçmiş CHP’yi kurumsal olarak bağlasa da, sözü edilen zulümlerin çoğunda Kılıçdaroğlu’nun doğrudan bir katkısı yok. Çünkü sadece 19 yıldır aktif siyasetin içinde. Fakat bu 19 yıla pek çok şeyi sığdırmayı başardı. 367 garabeti yaşanıp, TBMM’deki Cumhurbaşkanlığı seçimini iptal ettirdiklerinde de, Hükümete verilen 27 Nisan muhtırasını desteklerken de CHP’nin yönetimindeydi. Hatta pişkince başörtüsü yasaklarını kendisinin kaldırdığını iddia etse de, 2008’de Ak Parti’nin MHP ile birlikte Meclisten geçirdiği özgürlük getiren yasayı Anayasa Mahkemesi’nde iptal ettiren de kendisiydi.
Tüm bunlara rağmen, mağdur edilen milyonlar yine de hakkını helal edebilir. Elbette gerçek bir özür ve kalpten gelen pişmanlığı gözleriyle görebilirlerse. Oysa Kılıçdaroğlu 3 yıldır evlatlarını PKK’nın elinden kurtarmak için nöbet tutan annelerin yanına bir kez olsun gitmezken, PKK’ya harekat düzenlemek için hazırlanan tezkereye hayır diyebildi. Yasin Börü’nün acısını paylaşmazken, Demirtaş’a özgürlük çağrısı yapabildi. 251 şehidin ailesinin gözlerinin içine bakarak, 15 Temmuz’da yaşadığımız vahşete tiyatro diyebildi. Bu liste de en az CHP’nin sicili kadar kabarık. Kalem yazmaya yorulur.
Yani lafın kısası Kemal Bey, mağdur ettiğiniz milyonlar haklarını helal ederler mi bilmem. Fakat “bu pişkinliğe helal olsun” demek boynumuzun borcu.