İki buçuk milyon insanın yaşadığı şehre, 12 bin ton bomba yağdırıldı ve 3 bine yakın çocuk katledildi.

Ve fakat Batı’da, hiçbiri Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Hamas, terör örgütü değildir” açıklaması kadar ses getirmedi. Tüm kurguları bozan bir cümleydi. Çok tarihî ve çok alkışlanası…

Uluslararası arenada, Filistin Devleti kurulmadığı için ‘savunma ve gerektiğinde saldırı’ yapan bir hareket olarak Hamas; Filistin’i yutma niyetinde olanların, taktik olarak şeytanlaştırma çabasına muhatap olmakta.

Hamas ve askerî kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, Deaş ile eşleştirilerek kriminalize edilmekte ve hedefe koyulmakta.

Peki kimler Hamas’ı terörist grup olarak nitelemekte? Filistin’in statüsü nedir?

Filistin, dünyanın çoğu tarafından devlet olarak tanınıyor. Ancak iki başlı bir devlet. Batı Şeria’da farklı, Gazze’de farklı bir yönetim var. Gazze 2006'dan bugüne Hamas idaresi altında.

Hamas bir terör örgütü mü? Siyasi açıdan bakıldığında Türkiye'ye göre terör örgütü değil. Birkaç istisna dışında Latin Amerika, Afrika, Asya ülkelerine göre de terörist bir grup değil.

Hamas; Kanada, Avrupa Birliği, İsrail, Japonya ve Amerika Birleşik Devletleri'nde terör örgütleri listesine alınmıştır. Hamas’ın askerî kanadı, İzzeddin el-Kassam Tugayları ise Avustralya ve Birleşik Krallık'ta terör örgütleri listesinde yer almaktadır.

Şimdi bu listeye içimizdeki CHP kesimi de eklemlenme çabası içine girdi.

Geç kalmazlar tabii…

CHP ile “terör” tanımında ne zaman uzlaştık ki?

Malum PYD, PKK’nın yan terör grubudur fakat Kılıçdaroğlu, PYD’yi terörist olarak görmediklerini açıklamıştı.

Bununla birlikte Suriye’nin kuzeyine yapılacak operasyonları sakıncalı bulan, PKK temizliğine karşı olan yine CHP’dir. Tezkereye malum “hayır” oyu kullandılar. Üstelik FETÖ konusunda da çok net konuşmamakla birlikte seçim döneminde birbirlerini destekledikleri, açık ve net bir manzara içermekte.

Erdoğan’ın terörist dediğine “değil” diyor, “terörist değil” dediğine “hayır, terörist” diyor.

Buradaki tezatlığın kaynağı, CHP’nin müttefiklerinin tarafıyla alakalı olsa gerek.

ABD ile koalisyon kurmanın getirdiği bir durum da diyebiliriz.

Biz ABD tarafında değiliz.

Bu açıdan özgün tarihimizin tarafında duruyoruz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sivillerin hedef alınması konusunda çok net tavır göstermiştir. Kim yaparsa yapsın, eleştirmiştir.

Hamas’ın sivilleri kitlesel olarak hedef alması gibi güncel bir durum söz konusu değil.

Son festival baskınında, İsraillilerin verdiği röportajlara bakılırsa siviller çoğunlukla, İsrailli askerlerin çapraz ateşi altında kaldığı için hayatlarını kaybetmişler.

Hamas’ın 20 küsür yıllık geçmişinde bazı tekil olaylar olsa da olabildiğince sivillerden uzak durmaya dönük kararlar alınmıştır. Aksi takdirde İsrail’de intihar saldırılarından tek bir konutun ayakta kalmaması gerekiyordu.

İsrailli esirlerin açıklamalarına bakıldığında Hamas, rehinelere oldukça insani ve İslami bir yaklaşımla davranmış ve onları hiç incitmemiş. Hamas’ın sünni-İslami yaşam tarzı düşünüldüğünde bu yönde bir bakış açısına sahip olması olağan bir durumdur.

Her şeye rağmen öfkelerini kontrol etmeleri konusundan niyetli ve kararlı olsalar da münferit durumların yaşanılması da kaçınılmazdır diye düşünüyorum. Çünkü insanız.

Kassam Tugaylarının bebekliklerinden beridir yaşadığı acı ötesi hatıralar, yüreklerinde ciddi yaralar açmıştır eminim. Yine de her şeye rağmen intikam değil, hürriyet ve Aksa için mücadele vermekteler.

Daha dün Mescid-i Aksa’nın bahçesinde sakat ve yaşlı bir Filistinliye, altı İsrailli askeri hep birlikte çullandılar. Genç kızlar sokakta sniper’lara hedef oluyor, küçücük bedenler yok ediliyor.

İsrail'in 7 Ekim'den bu yana Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarında 12 bin tondan fazla patlayıcı kullandığı, bunun da yaklaşık bir atom bombasının gücüne eşit olduğu belirtildi.

Ailesinden 30 kişiyi kaybetmiş Gazzeliler var.

Şunu açıkça söyleyeyim, onlara bir şey öğretebilecek durumda değiliz.

Çünkü bu acıların tarifi yok.

Çünkü Filistin topraklarına çökmüş yapının ne hukuku ne de insani bir yaklaşımı mevcut!

Geçtiğimiz gün Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres önemli bir tespit yaptı. Guterres, “Hamas saldırılarının durduk yere ortaya çıkmadığının da bilincinde olmalıyız. Filistin halkı 56 yıldır boğucu bir işgale maruz tutuluyor. Topraklarının adım adım yerleşim yerleri tarafından ele geçirilmesine ve şiddete şahit oluyor. Ekonomileri yıkılmış, insanlar yerlerinden edilmiş ve evleri yerle bir edilmiş durumda. Siyasi çözüme olan inançları yok olmaya başladı.” dedi.

 

İSRAİL’İN 2023 GAZZE SOYKIRIMI

Sivil ölümlerine bir de İsrail tarafından bakalım.

Onlar; çocuk, kadın ve erkeklerin tümünün birden öldürülmesi gerektiğine inanıyorlar.

ABD Başkanı Biden, Filistinli sivil ölümleri için “savaş, fedakârlık gerektirir” diyerek soykırımı normalleştirdi.

Hamas’ı kriminalize eden şahıs, söz konusu İsrail olduğunda üç maymunu oynuyor, insanlık tarihinde elde edilmiş tüm insani kazanımları çöpe atıyor ve Nazi anlayışını pazarlıyor.

Zihin yapılarının temelinde tahrif edilmiş kutsal kitapları ve ideolojileri var.

İsrail hem din hem de terör devletidir.

Bakınız hem ABD hem de İsrail aklı, hangi anlayışla bu katliamları yapıyor?

İşte delil niteliğindeki açıklamalar…

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İsrail ordusunun Gazze'ye yönelik kara harekâtına hazırlandığını söylerken "Artık tek bir amaç için bir araya gelmenin zamanıdır; zafere ulaşmak için hızla ilerlemek. Ortak gücümüz ile haklılığımıza ve Yahudi halkının ebediliğine olan derin inancımızla Hamas'a karşı Yeşaya kehanetini göreceğiz.” ifadelerini kullandı.

Likud Partisi eski milletvekili Moshe Feiglin, "Gazze'yi hemen yok edin! Orayı Dresden ve Hiroşima gibi yıkmalıyız. Taş üstünde taş bırakmayın! Tamamen yakmamız lazım, artık umut yok!”

Siyonist eski IDF askerleri, Filistinli sivillere karşı günlük olarak işlediği suçları şöyle anlatıyor: "Evlerine girip onları soyduk. Bizim için sivil yoktur, herkesi vururuz. Amirim bana bir çocuğu öldürme emrini verdi."

ABD Meclis Sözcüsü Mike Johnson “Beni Tanrı görevlendirdi. Görevimi ona göre yapacağım.” dedi. Ardından da Amerikan Kongresi üyeleri Amerikan Meclisinin ortasında İncil okuyup dua ettiler.

ABD’deki bir gazeteci, Amerikalı bazı Kongre üyelerine soruyor, “İsrail’i neden bu kadar destekliyorsunuz?”

Kongre üyeleri: “Tanrı, İncil’de bize İsrail’i desteklememizi emrediyor. Biz de her ne pahasına olursa olsun (para, silah, siyaset) destekliyoruz. İsa, geri gelecek ve ben İsa’nın yanında olacağım.” diyorlar.

İsrailli haham: “Kutsal kitabımız savaş zamanında kimseyi sağ bırakmamamızı emrediyor. Merhamet yok. Tevrat’ın 25. bölümünün 19. ayetinde ‘erkeklerin kadınların ve çocukların yaşama hakkı yoktur’ der. Tanrı çocukların da öldürülmesini istiyor.” ifadelerini kullanıyor.

Görüldüğü üzere ABD’nin Orta Doğu politikaları büyük oranda İncil’e, İsrail’in politikaları Tevrat’a dayanıyor.

İşte bu gelişmeleri çok isabetli bir şekilde okuyan ve analiz eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu açıklamayı yaptı; “Gelişmeler bir Haçlı-Hilal anlayışıyla devam ettirilmemeli. Aksi takdirde insanlığa yazık olur.”

Hamas hakkında şunu net bir şekilde söyleyebiliriz.

İstiklal Harbi’nde milletimiz kendi içinde organize olarak nasıl Kuvâ-yi Milliye’yi kurmuşlarsa Filistinliler de Hamas’ı kurmuştur. Hamas halkının desteğiyle istiklal ve hürriyet mücadelesi vermektedir. Bu açıdan Hamas’a desteğimiz tamdır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tarihî açıklamasıyla yazıda finale doğru gidelim.

Erdoğan, “Hamas terör örgütü değildir. Buradan sesleniyorum, Ey İsrail! Sen bir örgüt olabilirsin. Bu Batı’nın sana borcu çok ama Türkiye’nin sana borcu yok. Hamas; topraklarını ve vatandaşlarını koruma mücadelesi veren mücahitler grubudur. Hamas vatanını savunan mücahitlerdir.” ifadesini kullandı.

Hamas, mücahitler grubudur; Hamas, Kuvâ-yi Milliye’dir.

Ve Devlet Bahçeli’nin duruşu da tarihe geçmiştir.

Bahçeli, "BM çökmüştür. İslam dünyası acizdir. Tarafsızlık namussuzluktur. Biz kardeşlerimizin tarafıyız. Gazze'yi koruma görevi Türk milletinin üzerine vazifedir. Mescid-i Aksa'yı korumak için üzerimize düşeni yapmaya hazırız" açıklamasını yapmıştı.

100 sene önce çekilmek durumunda kaldığımız topraklardan bahsediyoruz.

400 sene yönetimimizde kaldı. Huzur ve esenlik temin ettik.

Birinci Cihan Harbi’nde Filistinli mücahitler, Osmanlı tebaası olarak bizlerle omuz omuza düşmana karşı savaştı. Hamas’ın askerî kanadına ismini verdiği İzzeddin Kassam da bizimleydi.

Yine AYNI SAFTAYIZ! Diğer tarafa DÜŞENLER düşünsün!

Yarın mitinge katılarak emperyalist ve işgalcilere çok net bir mesaj vermeye var mısınız?

Saat 15.00’te Atatürk Havalimanı’na bekliyoruz.

Haydi Türkiye. Seni bekliyor tüm mazlumlar!