Selda Bağcan, daha yoğun bir Gezi’ye ihtiyaç var, diye buyurmuş. Bu denli ve türevi zekâların ürünü olan bir dizi eylem ve söylem hakkında yüzeysel de olsa değinmekte fayda var. Zira derinlemesine incelenesi bu nevi aymazlıklar, ciltler dolusu araştırma ve tespit raporlarını doğurur.

Gezi hülyası hala birtakım vatansever(!), halkçı(!), ulusalcı(!), bölücü kesimlerin efsûnundan kurtulamadıkları bir heyula konumundadır. Her kaotik durumda bu hastalıkları nüksediyor ve daha düzenli, daha planlı bir Gezi eylemi sanrısını dile getiriyorlar.

Bağcan, daha yoğun bir Gezi’ye ihtiyaç doğduğunu, kendisinin 3 kere hapse girdiğini, sıranın gençlere geldiğini, düzenden hoşlanmayan tüm partilerin de destekleyeceği bir Gezi’ye ihtiyaç olduğunu vs. v.s. şeklinde konuşabiliyor bunca nimetinden istifade ettiği ülkesine başkaldırı hakkında.

Daha demokratik ve daha özgür bir fikir dünyasına kavuştuğumuz şu günlerde dahi gençlere onur nişanesi gibi gösterip cezaevi telkini yaparak onları hapse yollamak, ülke vatandaşının dükkanının camını indirip mallarını yağmalamak, kaldırımlarının taşlarını sökmek, halk otobüslerini yakmak, başörtülü bir hanımefendiye tacizde bulunmak bu zihniyetin kendi sapkın düşüncelerinin hakimiyeti için olmazsa olmaz argümanlarından belki en masumları.

Bu zihniyet son günlerde kanlı eylemlerine yeniden dönen PKK’nın da savunuculuğunu yapıyor zira. Olaylara yaklaşım tarzı meşru idareye karşı silahlı, terör eylemleri içerisinde bulunmak, haince arkadan saldırmak, tanınma endişesi varsa yüzleri peçelemek bu mantığın yaşam ve düşünce tarzı haline gelmiş.

Terör ve cinayetleri, hain saldırıları ve pusuları gerçekleştiren PKK ve siyasi kanadı HDP’nin olabildiğine şirin gösterilmeye çalışıldığı birtakım medya organlarında birtakım sözde akademisyenlerin el ele kol kola AK Parti, Ahmet Davutoğlu ve Recep Tayyip Erdoğan gitsin de ülke yıkılsa da çok dert değil. Biz kendi istediğimiz gibi bir ülke kurarız saftirikliğinin ayyuka çıktığı şu günlerde dahi devletin büyüklüğünü göstermesine karşı çıkıldı.

Alenî bir şekilde Türkiye’ye tehditler savuran şımarıklığın zirvesine çıkmış güruh bu gezi söylemleri ile beslenerek kendilerinde varlık bulmaktalar. Barındırdıkları emanet oylarından aldıkları sözde güçle ayyuka çıkardıkları tehditvari söylemlerin ayaklarına dolanacağının farkında olmadan devam eden bir sarhoşlukla çözüm sürecinde aldıkları yolda kalmaktalar.

Tüm bu söylem ve eylemlerin hedefinde aslında gelişen bir Türkiye, özgürleşen bir İslamî yaşam, sağduyunun ve barışın hakim olduğu bir Anadolu ve Ortadoğu ve bu uğurda mücadele eden AK Parti misyonu ve misyonun kurucu lideri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan durmaktadır. Bu millet, 7 Haziran sonrası bu bloğu ve yapmak istediklerini daha yakından müşahede etti. Seçime gitmek istemeyen ve koalisyon kaosunda Türkiye’yi boğmak isteyen bu zihniyete bu millet, en kısa sürede gerçekleşecek olan erken seçimde cevabını verecek ve bu kutlu yola daha emin adımlarla ilerleyecek bir Türkiye hediye edecektir.