Çocukluğumun kahramanlarından biri olan Fenerbahçe’nin eski forvet oyuncusu Aykut Kocaman, Fenerbahçe’de teknik direktörlük yaptığı dönemde kulübe yönelik FETÖ terör örgütü tarafından yürütülen 3 Temmuz Şike ve Teşvik Kumpası ile ilgili olarak, “Gerçeklerin bir gün ortaya çıkma gibi bir huyu vardır.” demişti. Kocaman’ın bu sözleri genel olarak Futbol holiganları arasında döndürülse de aslında literatüre kazandırılmış önemli bir kavram olarak kaldı.
Bugün geldiğimiz noktada, İkinci Dünya Savaşı'nın ardından kurulan dünyanın üzerine temellendirildiği yalanlar ve ABD’nin İslam dünyasına savaş açtığı 11 Eylül 2001 saldırısına ilişkin yalanlara dair gerçekler de ortaya çıkma huyunu tekrarlıyor.
ABD’nin öncülük ettiği İkinci Dünya Savaşı sonrası dünyanın üzerine kurulduğu en önemli esaslardan biri “insan hakları” ve “meşru müdafaa hakkı” olarak öne çıkarıldı. Elbette ki İslam da bu esasları teyit eder. Meşru müdafaa hakkı Kur’an’da birden fazla yerde geçer. Bunların en bilineni Bakara Suresi 194’üncü ayette yer alan “… Hürmetler karşılıklıdır. Size saldıranlara siz de aynıyla cevap verin…” mealindeki beyandır.
Buna karşılık 45 gündür İsrail’in Gazze’ye yönelik devam eden saldırıları Batılıların aslında bu esasları tek taraflı olarak ortaya koyduğunu kendi halklarına da gösteriyor. İsrail’in Gazze’ye yönelik başlattığı ve 45 gündür devam eden saldırıları her ne kadar ABD ve Avrupalı hükûmetler “meşru müdafaa hakkı” olarak nitelese de halkları bu durumu böyle görmüyor.
Kur’an kampanyası
İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılara başladığı ilk günlerde, yapılan yoğun medya kampanyası sayesinde bunun Hamas’ın 7 Ekim’deki Aksa Tufanı Operasyonu’na karşı meşru savunma hakkı olduğu söylense de işgalci İsrail’in sınır tanımayan vahşeti kısa süre içinde tüm dünyaya çarpıcı bir şekilde Batı'nın meşru müdafaasının gerçeğini ortaya çıkardı.
Saldırıları takip eden günlerde sosyal medya üzerinden çok sayıda Amerikan vatandaşı bu saldırıları kınayarak bunların meşru müdafaa olmadığını dile getirdi. Ancak bazı sosyal medya fenomenlerinin meseleye “Aslında ne oluyor?” sorusu üzerinden yaklaşması hükûmetleri endişelendirecek bir kampanyanın önünü açtı. Bir sosyal medya fenomeni yukarıda da yer alan Bakara Suresi'nin 194’üncü ayetine dikkati çekerek, Hristiyanlıktaki "Size tokat atana diğer yanağınızı çevirin.” inancıyla kıyasladıktan sonra asıl meşru müdafaayı Hamas’ın yaptığına dikkati çekmesi ve ardından bombardımanlara maruz kalan Filistinlilerin güçlü inancına vurgu yaparak Kur’an-ı Kerim kampanyası başlatması ses getiren bir furya başlattı. Çok sayıda fenomen bu kampanyaya destek verdi ve Kur’an-ı Kerim sipariş ederek İslam’ı yakından tanımayı seçti. Hatta bazıları Müslüman olduğunu bile ilan ediyor.
Adam haklıymış!
Gazze’deki gelişmeler ekseninde Batılı ülkelerde yaşanan daha dikkat çekici bir kampanya ise geçen hafta ABD’deki sosyal medya fenomenleri arasında revaç bulan El-Kaide’nin eski lideri Usame bin Ladin’in “Amerika’ya ve Amerikan halkına Mektup: Sizinle Neden Savaşıyoruz” başlıklı mektubuydu.
The Guardian gazetesinde bire bir tercümesi yer alan Bin Ladin tarafından 11 Eylül saldırılarının hemen akabinde yazılmış olan bu mektup, sosyal medyada 500 bini aşan takipçi sayısına sahip bir hesabın “Adam haklıymış” notuyla paylaştığı bir gönderi sonrası günlerce gündemde kaldı. The Guardian, her gün büyüyen furya karşısında dayanamayarak söz konusu mektubun tercümesini siteden kaldırmak zorunda kaldı ama olan olmuş gerçeklerin huyu yeniden tekrarlanmıştı.
Bin Ladin, o mektupta iki temel soruya cevap veriyor: 1- Sizinle neden savaşıyoruz? 2- Sizden ne istiyoruz?
İlk soruya cevap verirken ise İngilizlerin Filistin’i işgal etmesinin ardından ABD ile iş birliği içerisinde İsrail devletini kurmasını ve İsrail’in yıllardır Filistinlilere uyguladığı katliamlarını anlatarak, “Sorunun cevabı çok basit; çünkü bize siz saldırdınız.” diyordu.
Hiç şüphesiz İsrail’in Gazze’de işlediği katliamları gelişen medya ve teknoloji sayesinde anbean takip eden aklı başında her insan bu sonuca varacaktı. Evet, size karşı savaşıyoruz çünkü siz bize saldırıyorsunuz. Dolayısıyla meşru savunma hakkını siz değil biz kullanıyoruz