Son asrın moda tabiridir “kendin ol, başkası olma” sözü. Bireysellik, özellikle öğrencilik çağındaki gençlere empoze edilen ve bazen de dayatılan bir kavram olarak ortada durmaktadır. Özgüven kavramı da bu süreçte modernleşmeye çalışan Anadolu insanının sempati ile baktığı ve çocuğunda görmeyi arzuladığı başka bir kavramdır.

Modernizmin dayattığı birçok davranış biçimi insanların kulaklarını ve gönüllerini okşayacak şekilde dizayn edilmiştir. Özgürlük, hangi insanın hoşuna gitmez? Her istediğini başkalarının ne dediğine bakmadan yapma arzusu zihinlerin başköşesinde bağdaş kurmuş oturuyor. Esasında eğitim sistemimizin en büyük problemi, geleneklerle ve değerlerle teçhiz edilmiş gençlik projesinin çerçeve planını oluşturamamasıdır.

Özgüven Anlayışı Değiştirilmeli

Bir yanda çağdaşlaşma ve kendini gerçekleştirme hedefi, öbür yanda bireyselleşen ve egoistleşen gençlik gruplar. Acaba gençlik; içi sanatla, kültürle, eğitimle, üretimle dolu bir özgüven anlayışına sahip kılınamaz mı? Acaba bireyselliği köklere bağlı olarak gelişmek olarak popüler hale getirmek zor mu? Acaba, iletişim çağının en zeki ve girişken beyinlerini anne babaya saygı ve hürmet noktasında tevazu ve hikmet timsali insanlar olarak yetiştirme imkânı kalmamış mıdır?

İnsan, yaratılış itibarı ile sürekli mücadele içerisindedir. Bu mücadelenin bir tarafında Adam peygamberden beri şeytan durmaktadır. İnsanın içerisinde her an varlığını sürdüren ve nefis kavramıyla adlandırılan bu düşman belki de düşmanların en yamanıdır. İtaat kavramı sürekli horlandı, itaat etmenin iradeyi pazarlamakla eş değer görüldüğü bir kınama mekanizması oluşturuldu. İtaat yerine itirazı parlattı birileri. İtirazla da yetinmeyen modern toplum mühendisleri olayı isyana kadar götürdü.

Anne babaya itiraz ve isyan, öğretmene itiraz ve isyan, değerlere itiraz ve isyan en nihayetinde kurumlara ve kurallara itiraz ve isyan… Özgürlük diyerek gençleri yola çıkaran anlayış, esasında gençleri nefsin ve arzuların kölesi rolüne büründürmüştür. İffet ve saygı, tevazu ve takva, yardımseverlik ve infak, sevgi- saygı, doğruluk ve sadakat kavramları gençlerin ilgisini çekecek şekilde yeniden dizayn dilmelidir. Ya da bu kavramları güncelleştirerek ve zenginleştirerek gençlerin övünerek takip edecekleri değerler haline getirmek gerekmektedir.

Ayıp ve günah kavramı yok sayılmaktadır

İnsanlar topluca yaşamak üzere kodlanmıştır. Toplulukların hayatlarının bir düzen içerisinde devam etmesi zaruridir. Aksi takdirde kargaşa, düzensizlik ve anarşist duygular hayata yön verir. İnsanları, orta bir hayat yaşamaya zorlayan unsurlardan birisi günah kavramı diğeri ayıp kavramıdır. Toplumsal kurallara uymamak toplumu oluşturan insanlar tarafından ayıp karşılanır, İnsanlar da genellikle ayıplanmak istemezler. Allah’ın koyduğu kurallara uymamanın karşılığı günahtır ve günah da insanın hem dünyasını hem ahretini berbad eder.

Ayıp, günah, vefa, hak adalet gibi kavramlardan uzak insanların oluşturduğu toplumda Recep İvedikvari bir yaşam söz konusu olur ki bu yaşam huzur getirmez.

Gençlerin gelecek beklentileri

Zor sanattır huzurlu bir hayat tarzı oluşturmak. Her yiğidin gönlünde bir aslan yatar. Gençlere özellikle sinema ve dizi sektörünün sunduğu hayat tarzı kısa yoldan köşeyi dönme ve her şekilde paraya, güce ve hazza ulaşma arzusudur. Gençlerin hayalleri içerisinde para, makam, statü, haz ve hız geniş yer tutmaktadır. Fakat tüm bu dünyalıkları kontrol altında tutacak milli ve manevi bakış açısı gençlerin hayat bakışlarında sigorta işlevi görecektir.

Vesselam…