Geçtiğimiz Perşembe günü 13 yazar aynı başlıkla yazılarını yazdılar.

“Diliniz Kaba, Vicdanınız Taş!”

Bu başlıkla, meşhur Kabataş hadisesine gönderme yapıldı ve kelimenin tam manasıyla vicdanını yitirmiş nobranların, bile isteye alet oldukları meşum algı operasyonu bir anlamda faş edildi.

Türkiye’de yazılı-sözlü-görsel-sosyal medyada konuşlanmış yazar-çizerlerin büyük bir çoğunluğu, gâvurlardan daha beter gavurluklar peşinde maalesef.

İplerini bir şekilde Paralel İhanet Çetesine kaptıran bu acınılası özneler, asli karakterleri olan Kemalist formasyonları gereği, kendilerine gösterilen hedefe topyekûn saldırmayı vazife addetmiş görünüyorlar.

Gezi kalkışmasıyla başlayan, 17-25 Aralık darbe girişimiyle devam eden ve 6-7 Ekim ayaklanma teşebbüsüyle taçlanan (!) ihanet konsorsiyumunun çocukları da diyebileceğimiz bu meşum oluşumun ‘elemanları’, dillerine doladıkları ‘Kabataş’ hadisesi üzerinden, sözüm ona mevzi kazanma çabasındalar.

Mezkur süreçlerin tamamında, attıkları onlarca yalan ve iftiraların dumanı henüz tütüyorken, eldeki ‘adli tıp raporuna’ rağmen Kabataş mağduresi Zehra Develioğlu’nun doğru söylemediği iddiasıyla bir bardak suda fırtına koparma hayasızlığını maharet bellemişler.

Yalanı, ikiyüzlülüğü, iftirayı, provokasyonu ve utanmazlığı meslek edinmiş işbu güruh, arkalarında duran onlarca gayr-i ahlaki delilin üzerini örtüp ‘beyanı esas alınması gereken’ bir hanımın üzerine çullanmaktan imtina etmiyorlar nedense.

Bu tavırlarıyla bir değil en az 10 Kabataş rezaletini altına imza attıklarının da farkında değiller zahir.

Şu arsızca saldırıları bile Kabataş hadisesinin gerçek olduğunu kanıtlamaya yeter de artar!

Gezi sürecinde darbe girişiminin piyonlarından birisi; “Mesele ağaç değil , sen hâla anlamadın mı arkadaş?” demişti hani…

Evet, ‘mesele hâlâ ağaç değil!’

Kabataş, hiç değil!

Mesele, “vanminıt”ın cezalandırılması meselesi…

Mesele, Mavi Marmara’nın rövanşının alınması meselesi…

Mesele, çözüm sürecinin akamete uğratılması meselesi…

Mesele, ABD-İsrail hesabına başlatılan 17-25 Aralık darbe operasyonunun uğradığı başarısızlığın intikamı meselesi…

İla ahir!..

Karşımızda bütün ahlaki değerleri rafa kaldırmış gözü kara bir topluluk var.

Kendi uydurdukları yalan üzerinden saldırılar tertipleyecek denli gözü dönmüş bir topluluk…

Buna mukabil, şenaat diye nitelendirebileceğimiz bu tavra verilmiş, nahif ve nazik bir tepki:

Diliniz Kaba, Vicdanınız Taş!

Bunu bile hazmedemiyor, kuşandıkları en mülevves hakaretlerle saldırının dozunu arttırıyorlar.

Hele hanımefendi yazarlara yönelik iğrenç ötesi tacizleri yok mu?..

Açıkçası, insanın öfkesini kabartacak denli aşağılık.

Sahi siz insan mısınız?

Diliniz de vicdanınız da batsın emi!