Gazze’nin daha önce belirttiğim bir özelliğini yine hatırlatmak istiyorum. (Filistin topraklarının sadece %1.3’üne tekabül eden) Gazze’nin yüzölçümü, Türkiye’nin Sivas şehrinin %1.2’si kadar bir yerdir. Yani Gazze gerçekten çok küçük bir yerdir. İki arkadaş Gazze’yi yürüyerek çepeçevre dolaşmak istese bunu yarım günden az bir sürede yapabilirler. Dümdüz bir araziye sahip Gazze’de hiç dağ ve tepe yoktur.
Nüfusu iki milyonu aşan Gazze, dünyanın nüfus yoğunluğu açısından en yoğun yerleşim yeri olmasıyla bilinir. Burası felaketlerle dolu bir yer olup savaşmak için asla elverişli değildir. Gazze’nin maruz kaldığı savaşlar boyunca bedel ödeyen hep sivil halk olmuştur. 2008 yılındaki büyük saldırının kurbanları bugüne kadar tedavi görmek için -tünel geçitler krizi sebebiyle- dışarıya çıkabilmiş değildir.
Gazze felaketler yurdudur, çünkü sadece fakirlik değil de açlık da her yanı sarmış durumda! Gün boyunca tek öğün yemek bulamayan çok sayıda aile var! Her evde hasta ve yaralı var ama ilaç yok!
Yağmur yağınca sokaklar göle dönmekte! Sel suları evleri basmakta! Çocuklar açlıktan ve üşümekten ağlayarak yollara dökülmekte! Geçtiğimiz cuma akşamı kameraların aktardığı çocukların ağlayışı taşları bile ağlatacak kadar acıklıydı!
Gazze işte böyle bir yer. Bazı Arap ve İslam devletlerinde oturan çok sayıda hocaların ve aydınların uzaktan kendilerine “cihada gidin” çağrısı yaptığı Gazze…
Gazze, istediğimiz zaman coşturacağımız bir spor kulübü değildir. Orası yoklukların ve acıların ülkesidir. Burası için bize lazım olan özel yasalarla yönetilmektir. Arap ülkelerinde ve başka yerlerde yazan ve konuşan İslamcıların anlamak istemediği husus işte budur. Birçokları Gazze’de Selahaddin Eyyubi’yi görmek istiyor, bazıları da Halid bin Velid’i… Bölgemizdeki kültürel tartışmanın genel görünümü budur. Oysa ben şahsen açlık yüzünden ağlayan çocukların çığlıklarından başka bir ses duyamıyorum! Benim gözümden görünen Gazze işte böyle bir yer…
Gazze’de geçen hafta çok önemli olaylar vuku buldu. Bunların ilki DAEŞ/IŞİD mensubu aşırılıkçı bir grup son derece üzücü bir video yayınladı. Kassam Tugayları’na destek verdiği gerekçesiyle bir Filistinliyi infaz ettiler! Ancak felaket daha da büyük! Bu grubun üyeleri de Filistinli olup Kassam’dan kopmuş kişilerdir! Aralarında Hamas’ın üst düzey yöneticilerinden birini oğlu da yer almaktadır! Çünkü onun Hamas’a çok yakın biri olması aşırılıkçı fikirler taşımasına engel teşkil etmemiştir. Bu da şu anlama gelmektedir: Gazze çok büyük yeni bir felaketin eşiğinde duruyor!
Aşırılıkçı fikirlerin Gazze’ye sızmasının ve yaygınlaşmasının sebebine gelince bunun birinci dereceden sorumlusu, Arap dünyasında hilafetin geri geleceği fikrini insanlar arasında yayan minberlerin (hocaların) ve medya şahsiyetlerinin bulunmasıdır. Böylece iç çatışmaların doğmasına katkı yapmış oluyorlar!
Geçen haftalarda başlayan ikinci büyük olay şudur: Sabah ezanından bir saat kadar önce (Gazze’de gece saat 04:00 civarında) megafonlarla insanları uyandırıp sabah namazı için camilerde toplanma çağrıları kampanya halinde yürütülmeye başlandı. Bunu Selahaddin Eyyubi’nin Kudüs’ü kurtarmadan önce başlattığı bir uygulamanın günümüze taşınması gerekçesiyle yapıyorlar. Böylece Kudüs’ü kurtaracak ordu hazırlanmış olacaktı. Ancak bu kampanyayı başlatanlar şu hususu unutuyorlar: Selahaddin’in ordusunda açlıktan ağlayan çocuklar yoktu!
Bugün Gazze’nin ihtiyacı; siyasi bir proje üretip iç ve dış siyaset alanında uzlaşmayı sağlayabilmektir. Bu yüzden Türkiye Hükümeti’nden acil beklentimiz tüm taraflarla ilişki kurmasıdır. Gazze halkının yaşadığı trajediyi çözmek bu yılki öncelikleriniz arasında yer almalıdır…
Çeviri: Fethi Güngör
Filistin’in ihtiyacı acilen siyasi uzlaşmadır (3)