İsrail’in Filistin’i işgali boyunca yaşanan katliamlara karşı “Kınama, endişe duyma” gibi tepkiler vererek İsrail’e ciddi bir yaptırım uygulayamayan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde alınan, “İsrail’in işgali derhal ve tamamen durdurmasını” talep eden karar ne kadar samimi? BM’nin Filistin konusundaki kararı samimi değildir ama kullanılabilecek bir fırsattır, Allah’ın izni ile biz Allah’ın bize bahşettiği bu fırsatları iyi değerlendirmeliyiz.
Dünyanın gözü önünde katliam ve işgale devam eden İsrail’i hiçbir güç durduramıyor. ABD’nin son BMGK oylamasında çekimser kalması ile birlikte BMGK’dan çıkan karar işgal yönetimini oldukça kızdırmış görünüyor. İşgali genişletmek için türlü bahaneler arayan İsrail, BMGK’dan çıkan kararı “genişleme” için fırsat görüyor. Nitekim BMGK kararının hemen ardından İşgal yönetimi tarafından yapılan açıklamalara bakıldığında bunu net bir şekilde görmek mümkün. İsrail Cumhurbaşkanı Reuven Rivlin, Başbakan Binyamin Netanyahu, Kudüs sözde Belediye Başkanı Nir Barkat ev Eğitim Bakanı Naftali Bennett yaptıkları açıklamalarla işgali hızlandıracaklarının sinyalini verdi.
Açıklamalar birbiri ardına geldi
İsrail Cumhurbaşkanı Rivlin yaptığı yazılı açıklamada, kararı utanç verici olarak tanımlarken, “Kudüs, İsrail’in başkentidir ve sonsuza kadar öyle kalacaktır. Hiçbir uluslararası kurum bunu değiştiremez” ifadelerini kullandı. Başbakan Netanyahu ise BMGK kararı için Obama yönetimini suçlarken, “Obama yönetimi, İsrail’e düşmanca bir darbe gerçekleştirdi. Siyonizmin ırkçı bir hareket olarak kabul edildiği karar iptal edildiği gibi bu karar da zamanla iptal edilecek. Egemenliğimizden taviz vermeyerek bu kararı iptal ettireceğiz” değerlendirmesinde bulundu. Kararı “utanç verici” olarak tanımlayan ve uygulanmayacağını vurgulayan Netanyahu, “Biz yalnız değiliz. ABD Kongresi’nden üyelerle, Cumhuriyetçiler ve Demokratlar’la görüştüm, bana karara karşı çıkacaklarını teyit ettiler” dedi.
Eğitim Bakanı Bennet açık açık söyledi:
“Şimdi egemen olma zamanı!”
İşgale hız verme konusunda en net açıklama ise işgal yönetiminin Eğitim Bakanı Naftali Bennet’ten geldi. 25 yıl boyunca taviz verdiklerini iddia eden Bennet, “Şimdi egemen olma zamanı geldi” ifadelerini kullandı. İsrail radyosuna konuşan Bennett, “Önümüzde iki seçenek var… Ya boyun eğeceğiz ya da egemen olacağız. Geçen 25 yıl taviz ve boyun eğme yılları oldu, şimdi egemen olma zamanı geldi.” ifadelerini kullandı. Bennett, “BMGK’nın kararına verilecek en iyi cevap, Maale Adumim’in İsrail topraklarına katılması olacaktır” dedi. Maale Adumim 1975’te kurulmuş ve 1991’de genişletilmiş olup etrafındaki diğer Yahudi yerleşim birimleriyle birlikte Batı Şeria’yı kuzey ve güney olarak ikiye ayırıyor.
ABD’nin tavrı önemli
Obama yönetimi giderayak İsrail’e (İşgal yönetiminin tabiri ile) ‘Darbe’ vururken, ABD’nin ve BM’nin bundan sonra yaşanacaklara karşı tutumu büyük önem arz ediyor. ABD’nin yeni başkanı Doland Trump’ın bütün girişimlerine rağmen kararın BMGK’dan geçmesi üzerine BM’yi tehdit etmesi, görevi devraldıktan sonra izleyeceği politikalara az da olsa ışık tutuyor. Adaylık sürecinde İslamofobik açıklamaları ile dikkat çeken Trump, Tel Aviv’deki ABD Büyükelçiliği’ni Kudüs’e taşıma kararından vazgeçmiş değil. Trump’ın bu kararı işgal yönetiminden de büyük destek görüyor. Kudüs’ün sözde Belediye Başkanı Nir Barkat da Twitter hesabından yaptığı açıklamada, ABD başkanlığına seçilen Donald Trump’ı, BMGK’nın kararına karşılık ABD’nin Tel Aviv Büyükelçiliğini Kudüs’e taşıması için yeni bir çağrı yaptı. Barkat, büyükelçiliğin Kudüs’e taşınmasının, Trump’ın atacağı ve ABD’nin İsrail’in yanında olduğu mesajını verecek ilk adım olduğunu vurguladı.
Trump sürecin hızlandırılmasını istedi
Donald Trump da Tel Aviv’deki ABD Büyükelçiliği’ni Kudüs’e taşıma çalışmalarının hızlandırılacağı sözünü verdi. Londra’da yayımlanan Eş-Şarku’l-Evsat gazetesinin Cumhuriyetçi Parti liderlerinden Joel Barry Pollak’a dayandırdığı haberine göre, Trump yakın çevresine önümüzdeki yıl ABD Başkanı olarak Kudüs’ü ziyaret etmek istediğini söyledi. Haberde Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah Es-Sisi’yi karar tasarısını geri çekmeye ikna ettikten sonra işgal rejimi aleyhine kararın çıkmayacağını düşünen Trump’ın kararın BMGK’da kabul edilmesi üzerine çok öfkelendiği ifade edildi. Joel Barry Pollak, Donald Trump’ın ABD Büyükelçiliği’ni Kudüs’e nakletmekle yetinmeyeceğini ve intikam amaçlı daha başka adımlar da atacağını öne sürerek, işgal rejiminin ebedi başkenti olarak Kudüs’e yapacağı ziyaretin bu adımlardan biri olduğunu söyledi.
BM kararın arkasında durabilecek mi?
Bugüne kadar Müslümanlar’ın uğradığı zulümler karşısında etkin bir politika yürütmek yerine, istatistiki bilgiler hazırlayıp dünya kamuoyunu bilgilendirmekle yetinen BM ve kurullarının, yeni yılla birlikte azgın işgal politikasına hız vermesi beklenen İsrail’e karşı tutumu merak konusu oldu. Netanyahu’nun “Biz yalnız değiliz. Amerika Kongresi’nden üyelerle, Cumhuriyetçiler ve Demokratlar’la görüştüm, bana karara karşı çıkacaklarını teyit ettiler” sözü Trump döneminde kararın değişebileceği yönünde işaretler veriyor. Özetle BMGK’dan çıkan karar, yıllardır adım adım işgale devam eden İsrail için işgale hız verme bahanesi olabilir. BMGK’da verdiği kararın arkasında duramayabilir ve Filistin’de yeni katliamlara şahit olabiliriz.
İslam dünyası birlik ve uyanık olmalı
Siyonist İsrail’e karşı herhangi bir yaptırım gücü olmayan BM’nin işgal faaliyetlerinin ‘derhal ve tamamen’ durdurulması yönündeki kararını sevinçle ve umutla karşılayan Müslümanlar daha temkinli olmalı. ABD’nin, BM’nin ve BM üyesi ülkelerin ikircikli tavrı ve bugüne kadar Siyonist İsrail’e karşı herhangi bir ciddi yaptırım getirilmemiş olması BMGK’dan çıkan karara şüphe ile yaklaşılması gerektiğini gösteriyor.